Yapılan çalışmalarda erkeklerin sertleşme sorunu olmasına rağmen sadece %10’unun tedavi olmak için doktora başvurduğu görülmüştür. Kalan %90’ının ise çekinme, ayıp kaçma, utanma veya yaşın getirdiği doğal bir süreç olarak görme gibi nedenlerle tedavi için başvurmadığı görülmüştür.
Erektil disfonksiyon tedavisi öncelikle risk faktörlerinin ortaya konulması ve düzeltilmesi ile başlar. Tedaviye sertleşme sorunu için risk taşıyan yaşam tarzını değiştirmekle başlanır. Risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve altta yatan hastalığın tedavisi önemlidir. Sigara bırakılmalı, alkol bağımlılığı varsa tedavi edilmeli, şişmanlık, kan yağ bozukluğu, yüksek tansiyon, diyabet ve kalp damar hastalıkları için diyet ve egzersiz konusunda hastalar cesaretlendirilmeli ve eşlik eden hastalıklar tedavi edilmelidir. Sertleşme sorununa yol açan bir ilaç kullanımı varsa ilaçlar kesilmeli veya değiştirilmelidir. Psikojenik nedenler düşünülüyorsa psikoseksüel danışmanlık verilmelidir. Cinsel istek düşüklüğü ile beraber testosteron düşüklüğü varsa hormonal yerine konma tedavisi yapılmalıdır.
Birçok sertleşme sorununda yaşam tarzı değişiklikleri, diyet, egzersiz, kilo verme, sigarayı bırakma, iyi bir tansiyon ve şeker kontrolü tedaviyi sağlamaktadır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda ise ilaç ve / veya diğer yöntemler tedaviye eklenmektedir.
Tedavide ağızdan ilaç kullanımı
Ağızdan ilaç kullanımı her hastalığın tedavisinde olduğu gibi sertleşme sorunu tedavisinde de hastaların birinci tercihi olmuştur. Günümüzde birçok değişik ilaçlar mevcuttur. Kullanılan ilaçlar sertleşme cevabını kendi başına başlatamazlar, mutlaka cinsel uyarı olmalıdır. Gereği halinde cinsel ilişkiden 30-60 dakika önce alınması önerilir. Bu amaçla verilen ilaçlar içinde en az etkinlik başlama süresi 20 dakikadır. İlaç alımını takiben yeterli cinsel uyarı sağlanması, ilaç ile birlikte gıda alımının azaltılması ve tedavi ajanında sebat etme (en az 8 -9 doz alımı) tedavi başarısı açısından önemlidir. Genç, cinsel yönden aktif, prostata bağlı işeme şikayetleri olan hastalarda düşük doz hergün 5 mg alınması önerilir.
Bu ilaçların nitrat içeren ilaçlarla birlikte kullanımı sakıncalıdır. Bunun dışında ağır kalp yetmezliklerinde, yeni geçirilmiş kalp krizinde, istirahat halinde aşırı tansiyon düşüklüğü veya yüksekliğinde kardiologların kontrolünde ve önerisiyle kullanılmaları uygundur. Yan etkileri birbirine benzer olup ; baş ağrısı , ateş basması, midede yanma ekşime ve burun akmasıdır. En sık ilacı bırakma nedeni baş ağrısıdır.
Ağızdan ilaçlara yanıtsız olgularda düşük yoğunluklu şok dalgası, vakum ereksiyon aleti (VEA), penis içine enjeksiyon tedavileri eklenebilir. Tüm bu tedavilere ragmen başarısız olgularda son çare penise protez takılmasıdır.
Düşük yoğunluklu şok dalga tedavisi kullanımı:
Sertleşme sorunu tedavisinde kullanılan ilaçlar başarısız olduğunda veya diğer tedavi yöntemleri uygulanamadığında, düşük yoğunluklu vücut dışından şok dalga tedavisi giderek artan oranda uygulanmaktadır. Bu nedenle, peniste yeni kan damarları oluşturarak ve kan akımında artışı sağlayarak sertleşme probleminizi kalıcı olarak iyileştirebilen şok dalga cihazları geliştirilmiştir.
Şok dalgaları, sürekli iletilen ses dalgalarıdır. Tedavi sırasında penis kökü de dahil olmak üzere peniste farklı bölgelere düşük yoğunluklu akustik ses dalgaları (ultrasona benzeyen) verilmektedir.
Şekil 1: Penise 5 muhtelif bölgeden şok dalga tedavisi uygulaması
Şok dalgası uygulanan alanda hücreleri ve büyüme faktörlerini uyararak, o bölgede yeni damar oluşumuna yol açmaktadır. Penise uygulandığında kan akımını arttırmakta, 1. aydan sonra yeni damarlar oluşturmakta etkisini 6.ayda korumakta 2 yıl kadar sürdürmektedir. Hiçbir yan etki ve zararı olmaması büyük bir avantaj olup tedavi tekrarlanabilmektedir. Hastaya en az zarar veren tedavi yöntemlerindendir. Sertleşme sorunu için ağızdan ilaç kullanan ve fayda görmeyen veya yan etkiden dolayı ilaç kullanamayan hastalar için ideal yöntemdir.
Vakum ereksiyon aleti (VEA) kullanımı
VEA, elastik bir sıkıştırma halkası, silindirik yapıda bir negatif basınç tüpü ve vakum oluşturan kaynaktan oluşur.
Şekil 2: Vakum ereksiyon aleti kullanılarak sertleşme sağlanması
Fizyolojik olmasa da venöz kan dolgunluğu ile sertleşme sağlanır. Başarı oranları %30-70 arasında değişmektedir. Ağızdan ve penis içine ajanlarla kombine kullanımları başarılı cinsel ilişki şansını arttırmaktadır. İleri yaşta, ağızdan veya penis içine ilaç kullanamayan ve cinselliği sık yaşamayan hastalar için bir tedavi seçeneği olabilir.
Penisde ağrı, hafif kızarıklık, karıncalanma hissi, meni boşaltım güçlüğü, noktasal kanama görülmesi olguların %30 undan azında da olsa görülebilen hafif yan etkilerdir. Sıkıştırma halkasını uygulama süresi 30 dakikayı geçmemelidir.
Ayrıca idrar deliğinden içeri veya cilde krem olarak Alprostadil içeren preparatlar kullanılabilmektedir. Başarı oranları %50 civarındadır. Uzun dönemli tedaviye devam oranları düşüktür (%30). En sık görülen yan tesirleri bölgesel ağrı (%29-41) ve sersemlik - tansiyon düşüklüğüdür (%2-14). Seçilmiş olgularda, tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir.
Penis içine enjeksiyonlar
Erektil disfonksiyon tedavisinde penis içine değişik ilaçlar tek başına veya karışım şeklinde enjeksiyon yoluyla kullanılmaktadır.
Şekil 3: Penis içine ilaç enjeksiyon uygulanması
Etki başlama süresi enjeksiyonu takiben 5-15 dakikadır. Hasta eğitimi sonrası, düşük dozdan yüksek doza doğru kullanım ile tüm ED hastalarında %70’in üzerinde etkinlik ve %90 oranlarında hasta memnuniyeti sağlayabilmektedir. En sık görülen yan tesirler penisde ağrı (%50), uzamış ereksiyon (%5), ağrılı, uzun süreli sert kalma hali (%1) ve iğne yerinde doku sertliği gelişimidir (%2). Birden fazla ajanın kombinasyonundan oluşan preparatlar farklı yollardan etkinlik yolu ile başarıyı arttırma ve doz düşüklüğü yolu ile yan tesir azaltma avantajını sağlamaktadır. Hastada ciddi psikolojik sorun olması, kanama bozukluğu durumu, ciddi kalp-damar hastalığı mevcudiyeti, el becerisi düşüklüğü gibi durumlarda kullanılması sakıncalıdır.
Bu nedenle erkeklerde sertleşme sorunu, bu konuda deneyimli bir üroloji uzmanı tarafından ayrıntılı değerlendirilmeli ve hastaya özel uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.