irpmedya @ gmail.com

 

Erkekler arasında yaygın bir durum olan iktidarsızlık, erektil disfonksiyon (ED), tatmin edici bir cinsel performans için yeterli sertleşmeye ulaşamama veya sürdürememe durumu olarak tanımlanır. ED’nin nedenleri arasında psikolojik faktörlerin daha ön planda olduğu sanılırken günümüzde artık hastaların %80'inden fazlasında organik nedenler olduğu bilinmektedir. ED için risk faktörleri dört kategoriye ayrılabilir:(a) Kalp-damar hastalıkları ve metabolik bozukluklar (örneğin şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kan yağ değerlerinin yüksek olması ve şişmanlık), (b) ürolojik hastalıklar, (c) psikosomatik ve psikiyatrik bozukluklar ve (d) yaşam tarzı bozuklukları (örneğin sigara içme ve hareketsiz yaşam tarzı). Organik ED için en yaygın iki risk faktörü şeker hastalığı ve yaşlanmadır.

Erkeklerin % 60’ı yaşamları süresince kısa süreli veya kalıcı sertleşme sorunuyla karşılaşır. ED'nin yaygınlığı yaşla birlikte artar ve 50-90 yaşlarındaki erkeklerin ED riski 50 yaşından küçüklere göre on kat daha fazladır. ED 40 yaş üzerindeki erkeklerin dünyada %52'sini Türkiye’de %69’unu etkiler (Şekil 1). ED'nin dünya çapında yaygınlığının 2025 yılında 322 milyon erkeğe çıkması beklenmektedir. Tedavi edilmezse, anksiyeteye, depresyona, düşük öz saygıya ve gergin kişilerarası ilişkilere yol açabilir. Bu nedenle, ED'lerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ve yönetimi büyük önem taşır.

 

Şekil 1: Türkiye’de 40 yaşından sonra sertleşme sorunu görülme sıklığı %70’lerdedir.

 


Sağlıklı bir sertleşme için erkeğin psikolojisinin düzgün, sinir sisteminin, hormonlarının ve kan damar ve penis anatomisinin normal olması gereklidir. Bu bileşenlerden biri ya da birkaçı aksadığında sertleşme sorunu ortaya çıkar. Özellikle 40 yaş ve üzerinde görülen ve görülme sıklığı yaş ile birlikte artış gösteren sertleşme sorunu yine bu yaşlarda görülen birçok hastalığa eşlik etmektedir. Kalp damar hastalıkları, kan yağ bozuklukları, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi eşlik eden durumlar sertleşme için risk faktörleri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca bu durumlara ek olarak düşük fiziksel aktivite, sigara, alkol, şişmanlık gibi faktörler de sertleşme sorununa neden olabilir.

 

Şekil 2: Erkeklerde sertleşme sorununa yol açan hastalıklar ve risk faktörleri

 


Erkeklerde setleşme sorunun en büyük sebebi %33 oranı ile şeker hastalığıdır. Şeker hastalıklı erkeklerin ED geliştirme olasılığı normal erkeklere göre üç kat daha fazladır. Yaklaşık 50 yaş üzeri diabetik erkeklerin, %50’sinde sertleşme sorunu ortaya çıkar. Diyabet kontrolü ne kadar iyi sağlanırsa cinsel fonksiyonlar da o kadar iyi korunacaktır.

Hipertansiyon ve damar hastalıkları sertleşme sorunu için başlıca risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Hipertansif hastaların yaklaşık olarak %30’unda sertleşme sorunu mevcuttur. Tam tersine bir erkekte sertleşme sorunu başladığında bu durum ilerde damar hastalığı başlayabileceğinin de bir göstergesi olabilir. Penisin damar çapı kalbin damar çapından daha küçüktür. Sertleşme sorununa yol açmayan tansiyon ilaçları kullanılmalıdır.

Seksüel performansı arttırdığına inanılan kokain gibi maddelerin kronik kullanımı sertleşme sorununa yol açar. Kronik alkoliklerde sertleşme sorunu oranı %54 bulunmuştur.

Günümüzde kullanılan çoğu antidepresan ilaçların %30-60 oranında cinsel fonksiyon bozukluğuna yol açtığı bilinmektedir

Fiziksel aktivitenin sertleşme bozukluğunda korunmada önemli olduğu bildirilmiştir. Fazla kiloların verilmesi ile cinsel fonksiyonlarda düzelme sağlanabildiğinin gösterilmesi fiziksel aktivitenin ve diyetin önemini daha da ön plana çıkarmaktadır. Sertleşme sorunu olan hastaların sigarayı bırakmaları tüm hekimler tarafından kabul edilen önemli ve etkili önerilerden birisidir.

Bu şikayetle üroloji uzmanına başvuran hastada iyi bir öykü alınmalı, detaylı fizik muayene yapılmalı, geçirdiği hastalıklar ve kullandığı ilaçlar ayrıntılı bir şekilde sorgulanmalıdır. Kronik hastalık veya hormonal nedenler düşünülüyorsa açlık kan şekeri ve kolesterol düzeylerini içeren temel biyokimyasal testler, testosteron ve diğer hormonal tetkikler öykü ve muayene bulgularına göre yapılabilir. Akabinde sebepler tanımlanabilirse ortadan kaldırılmalı, hayat tarzı değişiklikleri, risk faktörleri düzeltilmeli ve uygun tedaviler verilmelidir.