Günümüzde ömür giderek uzamakta yaşlanan erkek sayısı da hızla artmaktadır. 65 yaş üzeri erkek nüfüsu toplam nüfusun %20’lerini geçmiştir. Bunun sonucunda kanser, beyin damar, kalp, prostat hastalıkları ve yaşlanmaya bağlı erkek hormonlarının azalması gibi yaşa bağlı problemler de giderek artacaktır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kalp- damar hastalıkları ölüm nedenleri arasında birinci sıradadır. Özellikle ülkemizde 40 yaşın üzerindeki her üç kişiden biri diyabet hastası olup çeşitli eklem hastalıklarına sahiptir. 40 yaşın üzerindeki her dört kişiden biri hipertansiyon hastasıdır. 65 yaşın üzerindeki bireylerin ise yarısı hipertansiyon, diyabet ve eklem hastalıklarına sahiptir. Yaşlılık döneminde sağlığın kötüleşmesi genellikle kronik hastalıkların sonucudur. Oysa bu hastalıkların çoğu sağlıklı davranışları benimseyerek önlenebilir ya da ertelenebilir.
Tütün kullanımı, yetersiz fiziksel aktivite, yetersiz diyet ve pasif yaşam gibi risk faktörleri bireylerde hastalıkların gelişme riskini artırmaktadır. Fiziksel aktivitenin yetersizliği ve pasif yaşam, yaşlanmayı hızlandıran en önemli etkenlerdendir. Yaşlılık döneminde fiziksel aktivite; kas gücünün ve bilişsel kapasitenin sürdürülmesini, depresyonun azalmasını ve özgüvenin artmasını sağlayarak kapasitenin korunmasını destekler. Haftada 150 dakika fiziksel aktivite yapanların ölüm riskinin, daha az aktivite yapanlara kıyasla %31 oranında azaldığı belirlenmiştir. Dolayısıyla hastalıkların gelişimini önlemeye yönelik müdahaleler yaşamın erken dönemlerinden başlamalı ve yaşam boyu sürmelidir. Sağlık sorunlarının özellikle erken teşhisi, söz konusu problemlerin etkili bir şekilde yönetilmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Bu yüzden yaşlıların belli aralıklarla fizik muayeneleri, kanser taramaları yapılmalı, kan değerleri takip edilmelidir.
Kötü huylu tümörler (kanser) bütün erkek ölüm nedenleri içerisinde ikinci sırada yer almaktadır. Erkeklerde kanserden ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada prostat kanserleri gelmektedir. Erkeklerin yaşam stilleri bazı hastalıkları oluşturmaktır. Örneğin; mesane ve akciğer kanseri gelişen erkeklerde yüksek oranlarda sigara kullanımı belirlenmiştir.
Prostat kanseri 40 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür. Yılda bir kez üroloji polikliniğinde parmakla makattan prostat muayenesi ve kanda PSA bakılması uygulanmalıdır. Testis kanseri ise 15-35 yaş arası erkeklerde çok yaygındır. Erken teşhis için kendi kendine testis muayenesi çok önemlidir. Ağrısız pıhtılı idrarda kan görülmesi durumunda mutlaka mesane kanseri araştırılmalıdır.
Erkeklerde yaşlanmaya bağlı erkek hormonlarının azalması da sık görülmektedir. Kanda testosteron denilen erkeklik hormonu düşmekte ve her on yılda bir yaş ilerledikçe bu hastalık oranı da artmaktadır.
Testosteron bir çok organı etkilemektedir. Normalde testosteron hormonu erkelerde kas gücünü arttırmakta beden ve penisde büyümeyi sağlamakta , erkek tipi kıllanmaya yol açmaktadır.
Yaşlanan erkeklerde testosteron düşüklüğünde kemik erimesi, cinsel istekte azalma gözlenmektedir. Testosteron yerine konulduğunda cinsel aktivite ve cinsel istekte artış, fiziksel performansda artış, ruhsal durumda iyileşme ve depresyon seviyesinde azalma bildirilmiştir.
Erişkin dönemde cinsel istekte azalma, gece sertleşmelerinin kaybı, vücut kıllarının ve kas gücünün azalması , yüzde kızarma, terleme, memelerde huzursuzluk , memede büyüme, kısırlık gibi şikayetler görülür. Daha az sıklıkla da bitkinlik/tükenmişlik hissi, depresyon, hafızada azalma, vücut yağ kitlesinde artış, çalışma performansında azalma ve uyku bozuklukları da görülebilir.
Bu tür şikayetlerde dikkatli bir sistemik muayene yapılır. Sabah 7-11 arasında alınan açlık total serum testosteron ve SHBG ‘a bakılır, gerekirse serum Prolaktin, LH, FSH gibi diğer testler de eklenir.
Kalça ve vertebra kemik dansitometrisi yapılmalı ve 1-2 yıl içinde tekrarlanmalıdır
Tedavide eksik olan testosteron yerine konulur. İlaçlar ağızdan, kas içine enjeksiyon şeklinde, cilde yapıştırılan flaster , ağızda dağılan haplar şeklinde alınabilir. Hastalar kalp-damar, akciğer yönünden takip edilmeli, kan lipid seviyesi, tam kan sayımı, karaciğer fonksiyon testleri ile takip edilmelidir. Hastalar prostat kanseri açısından parmakla muayene edilmeli , serumda PSA düzeyleri yıllık yapılmalıdır. Uyku apnesini kötüleştirebileceği , sıvı tutarak ödeme yol açabileceği , memede büyüme olabileceği akılda tutulmalıdır.
Testosteron yerine konulması tedavisi yaşam boyu bir tedavidir. İlk tedaviden 3 ay sonra kontrol edilmeli sonra yılda bir izlenmelidir.
Erkekler 50 yaşından sonra düzenli bir şekilde yılda bir defa ürolojik muayene ve kontrolden geçmelidir.
En önemliside hocamızın yılların vermiş olduğu tecrübe ve bilgi birikimi biz hastaları için çok önemli
Tavsiye ediyorum herkesin en az bir defa ürolojik muayene olması gerek