kyeken @ yahoo.com

Hep aynı hataları aynı şekilde yaptığımızdan mütevellit Yaradan defalarca uyarıcılar göndermiş ve biz inatla aynı hataları aynı şekilde yapmaya devam etmişiz. Eksik tartmayın, adaletsizlik yapmayın, faiz almayın, zina etmeyin, yalan söylemeyin, kibirli olmayın, hemcinslerinize yönelmeyin, hak yemeyin, öldürmeyin, fitne çıkarmayın, büyücülük yapmayın, büyük gördüklerinizi tanrılaştırmayın, şirk koşmayın… Hepsi kadim insanlık tarihinin ilahi uyarıları ve sonu hep felakete varmış insan azgınlıkları. Bugün bir bakın dünyaya, insanlık ders almış mı?

İnsan denilen, akıllı olduğu varsayılan ama bir türlü akıllanmayan bizler…

Eski hamam, eski tas…

Bayramda herkes yine salgını ve tedbirleri unuttu. Her geçen gün vakalar artıyor. Sonbaharda?!

İnsan hep en güçlü olduğunu sandığı anda yenilir. Zirve daima yeni çöküşlere gebedir. Önemli olan muharebe kazanmak değil, savaşı kazanmaktır. Kazanılan bir muharebeden sonra ganimet için koşturan ve havaya girenler okçular tepesini ve Uhud’u hatırlamalılar!

Oidipus Thebai’ye vardığında şehrin üzerinde dağlık kesimde çiğ et yiyen bir sfenksin varlığını öğrenir. Sfenks yolcuları gözetleyip, bir bilmece sormaktadır. Hiç kimse bilmeceyi çözememekte ve sfenkste onları parçalayıp yemektedir. Şehir halkı her gün agoraya toplanıp bilmeceyi çözmeye uğraşır ama bir türlü çözemez. Nihayetinde bir karar alırlar. Çözen kimseye şehrin krallığını söz verirler. Bilmece şudur; “O hangi yaratıktır ki; bir süre üç, bir süre iki ve bir süre dört ayakla yürür ve de doğa yasalarına aykırı olarak, ayakları en çok olduğunda en güçsüzdür?” Oidupus düşünür ve yaratığın insan olduğunu söyler. Bebekken dört uzvu üzerinde emekler, daha sonra iki ayağı üzerinde uzunca bir süre yürür ve yaşlılıkta bir sopaya dayanır. İşte çözüm!

Son söz; “İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.” Goethe

kyeken@yahoo.com