Cildinde güneş hasarı etkilerini yoğun olarak gördüğümüz ya da deri kanseri tanısı koyduğumuz hastalarımızı bu durumun büyük ölçüde güneş ışınları kaynaklı olduğuna inandırmak oldukça zordur. Çünkü ilk söylenen her zaman “ben hiç güneşe çıkmam ki” olur. Fakat ciltteki güneş hasarı aslında birkaç günlük bir mevzu değildir. Doğduğumuz günden beri maruz kaldığımız ultraviyole ışınlarının birikmiş etkisi söz konusudur.
Güneş ışınları, yaşam kaynağımız olan ışık ve ısıyı sağlarken ne yazık ki cildimizde çeşitli olumsuz etkilere de yol açabilir. Özellikle zararlı ultraviyole (UV) ışınları, erken cilt yaşlanmasından deri kanserlerine kadar pek çok sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle, güneşin ve solaryum gibi yapay UV kaynaklarının zararlarından haberdar olmak ve gerekli önlemleri almak büyük önem taşır.
Öncelikle güneşin cilt üzerindeki en belirgin olumsuz etkilerinden biri fotoyaşlanmadır. Güneşe uzun süre ve korumasız şekilde maruz kalmak, cildimizdeki kolajen ve elastin liflerinin hasar görmesine neden olur. Bu durum, ince çizgiler, kırışıklıklar, lekelenmeler ve cildin sarkması gibi belirtilerin erken yaşlarda ortaya çıkmasına yol açar. Ayrıca sık sık görülen güneş yanıkları, ciltte kızarıklık, ağrı ve ilerleyen aşamalarda kabarma, soyulma gibi problemlere neden olabilir.
Güneşin zararlı etkileri yalnızca estetik problemlerle sınırlı kalmaz. Uzun süreli ve yoğun UV maruziyeti, üç önemli deri kanseri türünün gelişiminde etkili bir faktördür:
Malign Melanom: Ciltteki melanosit adı verilen pigment hücrelerinden kaynaklanır. Vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir, ancak özellikle benlerdeki değişikliklere dikkat etmek gerekir. Ani, şiddetli güneş yanıkları ve açık ten rengi gibi faktörler malign melanom riskini artırır. Özellikle çocukluk döneminde fark edilmeden oluşabilecek ciddi güneş yanıklarına çok dikkat edilmeli ve havuz, deniz dönemlerinde bebeklere ve çocuklara ultraviyole korumalı giysiler giydirilmelidir. Benlerde asimetri, sınır düzensizliği, renk farklılıkları ve çap büyümesi gibi değişimler fark edildiğinde mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır.
Skuamöz Hücreli Karsinom (SCC): Genellikle uzun süreli UV maruziyeti ile ilişkili olan SCC, ciltte pullu, kabuklu ve iyileşmeyen yaralar şeklinde görülebilir. Dudaklar ve kulaklar gibi güneşe daha fazla maruz kalan bölgeler SCC gelişimi açısından daha risklidir.
Bazal Hücreli Karsinom (BCC): Deri kanserleri içinde en sık rastlanan türdür. Çoğunlukla açık tenli kişilerde, güneşe sıkça maruz kalan vücut bölgelerinde (yüz, kulaklar, boyun vb.) daha sık görülür. Yavaş ilerleme eğilimindedir ve erken tanı alındığında tedavi başarısı oldukça yüksektir.
Deri kanserlerinden korunmak için öncelikle güneşten korunma önlemlerini aksatmamak gerekir. Yılın her mevsiminde, özellikle 10.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarının en dik geldiği zamanlarda güneşten kaçınmak ya da gölgede bulunmak önemlidir. Geniş kenarlı şapkalar, UV korumalı gözlükler ve açık renkli, sık dokulu giysiler kullanmak etkili yöntemlerdir. Ayrıca yüksek koruma faktörlü (en az SPF 30) güneş kremleri düzenli olarak kullanılmalıdır. Solaryumun da UV ışınlarına benzer zararlı etkileri olduğu unutulmamalı ve kullanımından kaçınılmalıdır.
Sonuç olarak, güneşin verdiği zararlardan korunmak ve deri kanserlerini önlemek için bilinçli hareket etmek şarttır. Yılda en az bir kez dermatolojik değerlendirme, şüpheli cilt lezyonlarını (özellikle sebat eden ve iyileşmeyen yaralar) ertelemeden bir dermatoloji uzmanına muayene olmak erken tanı ve doğru tedavi imkanı sağlayacaktır.