irpmedya @ gmail.com

 

Sedef hastalığı, ciltte kızarıklık, pul pul döküntüler ve kaşıntı gibi rahatsız edici belirtilerle seyreden kronik inflamatuar bir hastalıktır. Modern tıbbi tedaviler arasında biyolojik ajanlar, özellikle orta ve şiddetli sedef hastalığı olan hastalar için yaşam kalitesini oldukça artıran seçenekler sunuyor.

Kronik hastalıkların tedavisinde önemli ölçüde yol kat etmiş olsak da hastalıkları kökünden silip atacak, bir daha oluşmamasını engelleyecek bir tedavi seçeneği henüz elimizde yok. Ancak nasıl ki bir tansiyon hastası ilaçlarını kullandığı sürece tansiyonu kontrol altına alınabiliyorsa sedef hastalığının da benzer şekilde ilaçlarla kontrol altına alınması mümkün. “Sadece ilaçlar mı, yaşam tarzı değişiklikleri de etki etmez mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki kilo verme, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, yeterli uyku bağışıklık sistemini destekleyen ve özellikle kronik inflamatuar hastalıkların seyrini değiştiren faktörler, ancak şu an bu yazının konusu değil.

Gelelim biyolojik tedavilere.. Biyolojik ajanlar dediğimiz ilaç grubu vücudun bağışıklık sisteminde görev alan spesifik molekülleri hedef alarak çalışır. Bu ilaçlar, inflamasyonun temel nedenlerine müdahale ederek sedef hastalığı lezyonlarını iyileştirir. Diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalar için elimizdeki en önemli silahlar biyolojik ajanlardır. Klinik çalışmalar, biyolojik ajanların sedef hastalığının yaşam kalitesi üzerinde de olumlu etkiler yarattığını göstermiştir.

Biyolojik ajan kullanımı için ülkemizde ve dünyada uygulanan kriterler var. Öncelikle sedef hastalığınızın orta ve şiddetli olması gereklidir. Ve biyolojik ajana geçmeden önce sedef hastalığında kullanılan diğer tedavileri kullanmış olmanız (sürme ilaçlar, konvansiyonel tedaviler) beklenmektedir. Eğer uygun kriterleri sağlıyorsanız yapılan tetkikler sonucunda da biyolojik ajan kullanımına engel olacak bir durum tespit edilmediyse, üç hekim onayı alındıktan sonra bu ilaçlara başlanabilmektedir. Sonrasında da mutlaka doktor kontrolünde, sedef hastalığınızın ve yan etkilerin takip edilmesi, tetkiklerinizin belli aralıklarla (genellikle 3 ay) yapılması gerekmektedir.

Biyolojik ajanlar, genellikle enjeksiyon şeklinde uygulanır ve uygulama sıklığı ile dozları hastanın durumuna göre ayarlanır. Her hastanın tedaviye verdiği yanıt farklılık gösterebileceğinden, tedavi sürecinde düzenli kontrol ve takip büyük önem taşımaktadır.

Elbette, her tedavi yönteminde olduğu gibi biyolojik ajanların da yan etkileri olabilir. Enfeksiyon riski, enjeksiyon yerinde irritasyon ve nadiren de olsa bazı sistemik etkiler gözlemlenebilir. Ancak bu yan etkiler önceden tahmin edilip gerekli önlemler alınmaktadır. Bu nedenle hastaların tüm sağlık geçmişini değerlendirerek en güvenli tedavi yolunu belirlemek oldukça önemlidir.

Bu tedavi yöntemi, sedef hastaların yaşam tarzlarını ve günlük aktivitelerini olumlu yönde etkileyerek sosyal ve psikolojik destek sağlar. Uzun yıllardır süren kronik belirtiler, psikolojik yük ve toplumsal izolasyon gibi sorunlara neden olurken, biyolojik tedaviler hastaların özgüvenini yeniden kazanmasına yardımcı olmaktadır. Tedaviye erken başlanması durumunda, ilerleyen dönemlerde oluşabilecek komplikasyonlar da büyük ölçüde azaltılabilmektedir.

Dermatoloji uzmanları olarak bizler, hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve tedavinin yan etkilerini en aza indirmeyi hedefleyerek kişiye özel tedavi planları oluştururuz. Bu nedenle, biyolojik tedavinin uygunluğu ve uygulanması konusunda hastaların doktorlarıyla yakın iletişimde olması gerekmektedir.

Sedef hastalığında biyolojik tedaviler, hem semptomları hafifletmede hem de hastalığın neden olduğu psikososyal sorunları azaltmada umut verici bir seçenektir. Ancak unutulmamalıdır ki, her hastanın tedaviye yanıtı farklıdır ve kişiye özel yaklaşım, en etkili sonuçları getirecektir.