muratgucyilmaz @ gmail.com


Bu topraklarda yaşayıp ta Balkanlar ile irtibatı olmayan insan neredeyse yok gibidir. Oradan göç etmemiş olsa bile mutlaka aile çatısı altında bir akrabalık bağına sahiptir. Balkan davası bizim tarihi, kültürel ve siyasi bağlarımızı kapsayan önemli ve vazgeçilmez bir davamızdır. Bu dava özellikle Bulgaristan’da yaşayan Türk ve Müslüman azınlıkların karşılaştığı zorluklar ve farklı tarihlerde sık sık uygulanan asimilasyon politikalarıyla ilgilidir. Bir direniş, bir duruş, bir meydan okumadır.
Türkan Bebek (Türkan Feyzullah), 1984 yılında Bulgaristan’ın Kırcaali iline bağlı bir Türk köyünde, Bulgaristan yönetiminin Türklere yönelik asimilasyon politikalarına karşı çıkan protestolarda şehit edilen bir bebekti. Evet bir bebekti. Tarihte eşi görülmemiş bir zulme maruz kalan insanlarımızın sembolü olmak onun omuzlarına yüklendi. Şehadeti ona tarihi bir misyon yükledi. Daha oyuncakları işle oynayamadan zulmün soğuk nefesi ile karşılaştı. Ve maalesef Türkan Bebek, protestolar sırasında annesinin kucağındayken, Bulgar güçlerinin açtığı ateş sonucu henüz bebek iken şehadete erişti. Daha 17 aylık bir bebekti ve Türkan Bebek şehadetinin ardından Balkan Davasının neredeyse bayrağı haline geldi.
Balkan Davamız Nedir? Balkanlar, Osmanlı Devleti'nin tarih boyunca önemli bir parçası olmuş ve Türkiye'nin kültürel kökleriyle derin bağlar taşıyan bir coğrafyadır. Balkan Davası, bu bölgede yaşayan Türk ve Müslüman toplulukların haklarını koruma, kültürlerini yaşatma ve tarihsel bağları sürdürme çabasını ifade eder. Bu dava, aynı zamanda insan haklarına, kültürel kimliğe ve uluslararası hukuka saygıyı savunan bir meseledir.
Türkan Bebek ve Asimilasyon Politikaları 1980'lerde Bulgaristan Komünist Partisi'nin lideri Todor Jivkov yönetiminde, Türklerin isimlerinin zorla değiştirilmesi, Türkçe konuşmanın yasaklanması ve ibadet özgürlüğünün kısıtlanması gibi ağır asimilasyon politikaları uygulanmıştır. Bu politikalara karşı çıkan Türkler, protestolar düzenlemiş ve birçok kişi bu süreçte şehit olmuştur. Türkan Bebek, bu direnişin sembollerinden biri olmuştur. Maalesef bazı kısıtlamalar kaldırılsa da asimilasyon politikaları devam etmektedir. Türkan Bebek’in aziz hatırası, Balkanlardaki Müslüman Türklerin maruz kaldığı zulmün unutulmaması ve bu olayların uluslararası alanda tanınması açısından büyük önem taşır. Türkiye’nin Balkanlara yönelik politikalarında bu tür olaylar, tarihi bağların korunması ve insan hakları mücadelesinin bir parçası olarak yer almaktadır.
Bazı kişiler ve bazı olaylar unutulmaya yüz tutan değerlerimizi yeniden hatırlamamız açısından oldukça önemli.
Türkan Bebek te tıpkı bir işaret fişeği gibi bizim unutmamamız gerekenleri her yıl 26 Aralık’ta bize hatırlatıyor. Nesillerimizin bu kahramanlıkları öğrenmesi ve her türlü asimilasyona karşı direnme gücünü kendisinde hissetmesi oldukça önemli.
Başta Türkan Bebek olmak üzere Balkan Davası uğrunda şehit düşmüş tüm kardeşlerimizin ruhu şad olsun.