Cumhurbaşkanlığı ve Cumhur İttifakı'nın gündeminde küçük çaplı bir af niteliğinde olan bir düzenleme gündemde; bu düzenlemenin taslak haline getirildiği basında konuşulmakta. Meclise ne zaman geleceği ile ilgili bir bilgi yoksada Türkiye'nin siyasi gündemine bakarsak bir yasal düzenlemenin meclise hızlı şekilde geleceğini düşünmekteyim. Ceza evlerinde bulunan yaklaşık 50.000 kişinin üstünde mahkumu ilgilendiren bu yasal düzenlemenin hangi suçları kapsadığı tam bilinmemekle beraber, siyasi suçluları kapsayıp kapsamadığı düzenleme meclise geldiğinde ortaya çıkacaktır.
Bu yasal düzenlemeyi duyan her vatandaş gibi biz de kendimizi şu soruyu sorduk: Bu yasal düzenleme, terörist başı Abdullah Öcalan'ı da kapsayacak mı? Ayrıca diğer siyasi tutukluları kapsayıp kapsamayacağı da merak konusudur. Bu yasal düzenlemeyi ilk duyduğumda siyasi konjonktüre göre hükümetin deyimiyle "Terörsüz Türkiye" hedefinin yapı taşlarından biri olduğunu düşündük.
Her ne kadar yasa düzenleyicilerin ceza evlerinin fiziki şatlarından dolayı bu yasanın geçirilmesi gerekliliği noktasında fikir belirtmişlerse de mevcut siyasi iklim bu yasanın getirilmesinin akıllarda soru işareti doğurmasına neden olmuştur.
Yasa 31/07/2023 tarihinden önce suç işleyen ve halen ceza evinde hükümlü olanlar, 3 yıl erken denetimli serbestlik kapsamına alınacaktır.
Mükerrer suçlardan dolayı cezasının 4/4'ünü çekenlerin de tahliyesinin önü açılacaktır.
Bu tür yasal düzenlemeler toplumda suçu işleyenin cezasız kaldığı algısını desteklemektedir. İnfaz Kanunu'nda sık sık yapılan değişikliklerle İnfaz Yasası delik deşik edilmiştir. Cezası 2 yıl olan bir suçlu ceza evine girmeden cezasını infaz edilmektedir. Bu cezasızlık hali toplumdaki adalet anlayışının sarsılmasına neden olmaktadır. Siyasete ve meclise olan güven zedelenmektedir. Zaman zaman getirilen af ve benzeri yasa tasarıları kamu düzeni için değil de birilerine özel yasa çıkarıldığı algısını güçlendirmektedir. Bu tür af düzenlemeleri toplumsal barışı sağlamadığı gibi adalete olan inancı da ortadan kaldırmaktadır.