Kanser gelişiminde genetik faktörlerden daha fazla çevresel faktörler etkilidir. Çevresel faktörler, değiştirilebilir ve kontrol altında tutulabilirler. Bu nedenle kanser gelişim riskini azaltmak için kontrol altına alınmaları önemlidirler. Kişisel olarak, sigara kullanımını bırakmak bu açıdan alınabilecek en önemli tedbirdir. Bunu ikinci sırada beslenme alışkanlıklarımızı düzene sokmak yani diyet takip eder.
Besinler ile vücudumuzun ihtiyacı olan enerji, protein, vitamin ve mineralleri alırız. Ancak aldığımız besinler, dengeli olarak tüketilmediğinde kanser gelişimine neden olabilir. Bu dengeyi korumak ise elimizdedir. Doğru beslenme şekli kanser gelişim riskini azalttığı kadar kanserden koruyucudur.
Genel olarak et ve sucuk, salam, sosisi gibi işlenmiş et ürünlerinden zengin, yağ ve kalori içeriği yüksek, sebze ve meyveden fakir diyetin kanser gelişimine neden olduğu gösterilmiştir. Etin özellikle ateşe maruz kalmış yanık bölgelerinde kanser oluşturma riskli maddeler ortaya çıkar. Mangal ve hamburger gibi ısıya direkt temas ile yapılan ürünlerde bu yanıklar fazlaca oluşmaktadır. Bu tür ürünleri çok yoğun tüketmek başta bağırsak kanseri olmak üzere sindirim sistemi kanserleri gelişimi için ciddi bir risktir. Sebze ve meyveler ise vücudumuz için gerekli lifi sağlarlar. Bu lifler etten kaynaklanan kanserojen maddelerin bağırsaklarda kalış süresini düşürür. Bu durum et ürünleri ile artan kanser riskini azaltır. Ayrıca sebze meyvelerde vücudumuzun kanser ile mücadelede kullanacağı vitamin ve antioksidan mineraller bulunmaktadır. Bu maddeler hücre içi tamir mekanizmalarını aktifleştirir. Ayrıca bu maddeler immün sistemin gerektiği gibi çalışıp kanserleşmiş hücreleri tanıyıp yok etmelerini sağlar. Bu şekilde kanser gelişiminin önüne geçen sebze ve meyveler günde en az dört porsiyon tüketilmelidir.
Kalori içeriği yüksek beslenme kilo artışına sebep olur. Aşırı kilolu olmanın, yani obezitenin birçok organ kanseri gelişimi için ciddi bir risk olduğu gösterilmiştir. Hayvansal yağ içeriği fazla veya aşırı karbonhidratlı yani şekerli ürünlerle beslenmekle yüksek kalori alınmış olur. Bu tarz beslenen kişilerin genellikle sebze ve meyveden fakir beslenme eğilimi vardır. Ayrıca bu beslenme tarzına bir de hareketsiz ve stresli hayat koşulları eklenince kanser riski katlanarak artar.
Kanserden koruyucu beslenmeye en güzel örnek Akdeniz diyetidir. Akdeniz diyeti; sebze, meyve ve bitkisel yağdan zengin, et ürünlerinin diğer beslenme öğeleri ile dengelendiği ve kalori yükünün fazla olmadığı bir beslenme şeklidir. Bu diyette temel proteinler kırmızı etin yanı sıra deniz ürünlerinden de gelmektedir. Zeytinyağı başta olmak üzere bitkisel yağların kullanımı fazladır. Aynı zamanda doğal tahıl ürünleri, kabuklu yemişler ve baklagiller de Akdeniz diyetinde önemli yer tutar. Kanserden koruyucu özellikte bileşenler içeren brokoli, sarımsak ve karnabahar gibi ürünler sık olarak tüketilir.
Sağlıklı beslenme sebze, meyve, tahıl ve kabuklu yemişlerin yanı sıra et ürünlerinin dengeli tüketiminden oluşur. Ancak bu ürünlerin nasıl bir üretim sürecinden geçip sofralarımıza ulaştığı da çok önemlidir. Üretim süreçlerindeki tedbirsizlikler bu ürünlerin kanser gelişim sebebi olmasıyla sonuçlanabilir. Özellikle son günlerde AB’ye ihraç ettiğimiz bazı zirai ürünler standartlardan fazla oranda pestisit ve aflatoksin içerdikleri gerekçesiyle iade edilmektedir. Pestisitler tarım zararlılarını öldürmek için kullanılan zirai ilaçlardır. Aflatoskin gibi toksinler ise kurutulmuş ürünlerin uygun şekilde depolanmadıklarında oluşan tehlikeli maddelerdir. Hem pestisitler hem de aflatoksin gibi toksinler, kanser gelişimine neden olabilen zararlı bileşenlerdir. Bu ürünlerde kansorejen maddelerin bulunması, ülke içine satılan mamuller için de endişe kaynağı olmaktadır. İade edilen bu ürünlerin akıbetlerinin ne olduğu açıklanmalıdır. Ayrıca ülkemiz sınırları içinde satılan benzer ürünlerin sıkı denetimi yapılmalıdır. Bu denetim sonuçları düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Riskli olduğu saptanan ürünler imha edilmelidir. Mevcut durum tarım ürünlerinin yetiştirilmesi ve depolanmasındaki olası aksaklıkların acilen tespiti ve düzeltilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu durum Ziraat Mühendislerinin daha etkin ve yetkili olduğu tarım üretim politikasının gerekliliğini göstermektedir. Böylece daha üretim aşaması öncesinde bilinçlendirilen ve üretim süresince denetlenen çiftçilerimizin, daha sağlıklı ürünler yetiştirmelerine, daha güvenilir pazar payı elde etmelerine imkân sağlanacaktır.
İşin özü yine aynı noktaya varmaktadır. Bireysel sağlığın iyiliği için alınan tedbirler, sağlıklı bir toplum düzeni kurulmadan yeterli olamaz. Sağlıklı ve dengeli beslenen bireylerden oluşan toplum sağlıklı olur. Hasta olduktan sonra tedavi için uğraşmaktansa, hasta edecek şartları düzeltmek aslında sağlık harcamalarında tasarruf için yapılması gereken en temel tedbirdir
Biz bu süreçte meyve sebzelerimizi bol suyla temizlemeye ve öyle tüketmeye dikkat edelim. Tadı, rengi ve kokusu değişmiş ürünleri asla tüketmeyelim. Kalorisi yüksek, şeker ve yağ içeriği yoğun olan besinlerden uzak duralım. Dengeli beslenelim ve aktif bir yaşam sürmeye özen gösterelim.