ilhami16 @ gmail.com

Öncelikle şu tespiti yapmak gerekir: Bursa kentinin insanları kendi şehrinin takımına sahip çıkan bir taraftar topluluğundan oluşuyor.

Bende dahil olmak üzere Bursaspor taraftarının kentinin takımından başka takımı yoktur. Birinci takım da ikinci ve üçüncü takımı da Bursaspor'dur.

Hal böyle olunca Bursaspor taraftarının yüzü gülünce kentin yüzü de güler. Bursaspor başarılı olunca kentin havası da bir başka olur.

Ama bu hava, son beş yıldır korku filmlerindeki sahneleri aratmadı.

Her geçen sene geriye doğru gidiş, her geçen sene bir alt kümeye doğru düşüş...

Gelinecek son nokta amatör onun öncesinde de 3. lig idi.

İşte bu noktaya geldik.

Tam kapıya kilit vurakken tabiri caiz ise bir sihirli el geldi

Küllerin içerisinden bulduğu sönmeye yakın ateşi tekrar kor haline getirmeye başladı.

Işte o ismin adı Enes Çelik...

Enes Çelik ve yönetim kurulu arkadaşları taşın altına elini değil, gövdesini sokarak büyük bir yükün altına girdiler.

Burada Enes Çelik isminden konu açılmış iken bir kaç satır yazmak gerekir.

Bir sene önceye kadarEnes Çelik için Faruk Çelik'in oğlu ifadesi kullanılırken şimdilerde Enes Çelik'in babası Faruk Çelik tanımlaması yapılmaya başlandı.

Bu cümle gelecek açısından yorumladığımızda Enes Çelik ismini uzun yıllar Bursa'da duyacağımızın net ifadesi...

Neyse biz tekrar küllerinden doğan Bursaspor'a geçelim.

Çelik ve yönetimi önce öncü oldu.

Kulübe 200 Milyon TL destek oldular. Bunun adı da, soyadı da hibe...Bu önemli bir detay...

Ardından karınca kararınca herkes bu kentin takımına maddi ve manevi destek oldu.

Önceki yıllarda maça küsen taraftar bu yıl ortalam 40 bin seyirci ile stadyumu tıka basa doldurdular.

Bir de bunun üstüne önümüzdeki seneden de rezarvasyon yaptırıp 20 bine yakın taraftar

kombinesini şimdiden aldı bile.

Bunu hangi takımın taraftarı yapar?

Hangi takım yönetimi bu cesareti gösterir.

Üstelik takım daha resmen şampiyon olmamış iken.

Bunun en kısa özeti; idari başarının, sportif başarıya yansımasının sonucu ve kent ile yönetimin bütünleşmesi olarak yorumlamak mümkün.

Bu olayın sportif görünen tarafı.

Ben bir de beyin fırtınası yaparak bunun yansımalarını düşünmeye başladım.

Bu minvalde ilk aklıma gelen bu başarının, BTSO, BTB, genel ve yerel seçimlere nasıl yansıyacağı konusu geldi.

Hatırlatmakta fayda var:

Cavit Çağlar'ı bu kent Bursaspor ile sevdi, merhum Murat Gülez'i bu kent, Sepp Piontek'i getirmesi tanıdı. Keza merhum Orhan Özselek'i bu kent Bursaspor sayesinde kentin hafızasına kazıdı. Mesut Mestan, Erkan Kamat'ı kent Bursaspor'a yönetici ve başkan olduğu için kalbinin bir yerine koydu...

Bu saydığım isimlerin yanına bir çok isim ilave etmek mümkün.

Velhasılı bu sadığım isimler Bursaspor sayesinde manevi anlamda önemli mutluluklar yaşadı!..

Kimi bu mutlulukları iş hayatı ile pekiştirirken, kimi de siyasette refarans olarak kullandı. Daha doğrusu Bursaspor'da yöneticilik yapan destek olan herkes, Bursa'da seçmenin kalbine giden yolun Bursaspor'dan geçtiğinin farkındalar.

İşte bu noktada kısa vadede BTSO ve BTB seçimleri var. Ardından genel, sonrasında ise yerel seçimler...

Bu seçimlerde şu anki Bursaspor yönetiminden kaç isim bu noktalarda adaylık düşünecek, yada kendisine adaylık teklifi iletilecek.

Eğer böyle bir süreç gerçekleşirse Bursaspor taraftarı da  sandıkta gereğini yapar.

Bilmem ne yazmak istediğimi anlatabildim mi?