mustkoker @ googlemail.com

İngiltere’de Muhafazakar Parti hükümeti 16 Mart tarihinde İngiliz ordusunun 2030 vizyonunu da ortaya koyan yeni savunma stratejisini açıkladı.

"Rekabetçi Bir Çağda Küresel Britanya" başlıklı savunma stratejilerinin bir parçası olarak yayımlanan 69 sayfalık belgede, İngiliz ordusunda asker sayısının azaltılarak, robotlar, İHA ve SİHA'larla yeni savaş teknolojilerine yoğunluk verileceği belirtildi.

Sözünü ettiğimiz belgede, bazı ülkelerin yeni teknolojilerin ve savunma yeteneklerinin geliştirilmesinde askeri-sivil yaklaşımı benimsediğine, sivil yeniliklerden yararlanıldığına, bu yöntemle geliştirilen SİHA gibi düşük maliyetli yeteneklerin, Libya ve Dağlık Karabağ'da olduğu gibi yüksek yetenekli hava savunma sistemlerine ve ağır zırhlı kuvvetlere meydan okuduğu hatırlatıldı.

Bu belge açıklanmadan üç ay önce de, İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, Türkiye'nin İHA, SİHA ve hava savunma sistemlerini Suriye, Libya ve diğer yerlerde kullanmasının sahada üstünlük sağladığını vurgulayarak Türkiye'nin yeni nesil SİHA'larını örnek gösterip, strateji değişikliğine gideceklerinin işaretini vermişti.

ABD VEYA RUSYA OLMANIZA GEREK YOK!

Geçtiğimiz günlerde ise ajans bültenlerine düşen “Türk SİHA'ları, ABD ordusunu yeni savunma yöntemleri geliştirmeye yönelttiği” haberi de savunma konularına ilgili duyanların dikkatinden kaçmadı.

Foreign Policy dergisinde yayımlanan makalede konu edilen söz konusu değişim için ABD ordusunun, Dağlık Karabağ'da SİHA'ların Ermenistan'ın hava savunma sistemlerini ve ağır zırhlı kuvvetlerini etkisiz hale getirdiği, bu sebeple gelişmiş ülkelerin yetersiz kalan savaş taktiklerini yeniden düzenlemek zorunda kaldığı vurgulanıyordu.

Aynı zamanda ABD Ordusuna eğitim veren eski Asimetrik Harp Grubu Başkanı Albay Scott Shaw'ın görüşlerinin aktarıldığı makalede, Azerbaycan'ın geçen sonbaharda Ermenistan ile yaptığı savaşta, Türkiye'den aldığı SİHA'larla gökyüzünde üstünlüğü ele geçirmesi ve Ermenistan'ın savunma sistemlerine ağır darbe vurmasının, ABD'nin askeri uzmanlarını yeni arayışlara ittiğinin altı çiziliyordu.

SİHA'ların Karabağ savaşındaki etkisiyle ilgili, "Bu çatışmada açık olan şey, bütçesi düşük bir ulusun kombine silahlı savaşlar yapabileceğidir. Artık ABD veya Rusya olmanıza gerek yok. Kombine silah savaşına girişin maliyeti düşünülenden daha düşük hale gelmiştir. Potansiyel olarak havadan yere veya havadan havaya bir faaliyet yürütmek için mükemmel eğitimli, muhteşem bir yetenek olan Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri gibi bir şeye ihtiyacınız yok" ifadeleri dikkat çekti.

Geçtiğimiz aylarda Almanya’nın bütçe görüşmeleri sırasında yapılan "Türkiye, SİHA ve İHA’larla havada süper güç oldu. Ambargo koyduk, kendileri daha iyisini yaptı" yorumları da hafızalardan silinmiş değil.

Türkiye’nin ürettiği SİHA ve İHA’lar sayesinde yeni savunma stratejilerine yönelenlerin, sıradan ülkeler olmadığının da altını çizelim.

SİHA ve İHA gibi yeni savunma araçları, Türkiye’yi askeri bir güç haline getirdiği gibi, uluslararası ilişkilere yön veren, diplomasinin önemli bir oyuncusu da oldu.

Büyük avantaj sağlamasının yanısıra dostlara da güven veren...

Türkiye’ye bu haklı gururu yaşatan, SİHA ve İHA’ları Türk Savunma Sanayii ve TSK’ya kazandıranı bilmeyenimiz yoktur...

Baykar Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar adında genç bir mühendis!

Aile şirketi olan BAYKAR ile devletin Savunma Sanayii’ni biraraya getirerek, dünyanın dev ülkelerinin dikkatini Türkiye’ye çeviren Selçuk Bayraktar her türlü övgüyü hakediyor.

 

Sanırım genç başarıyı ilk takdir eden ülke de Azerbaycan oldu ve geçtiğimiz günlerdeCumhurbaşkanı İlham Aliyev, Selçuk Bayraktar’ı ‘Karabağ Nişanı’ ile taltif etti.

Cumhurbaşkanı Aliyev’i duyarlılığından dolayı kutlarken, Selçuk Bayraktar’ın şahsında Bayraktar ailesini öncelikle Türkiye Cumhuriyeti ‘Onur’landırmalıydı.

Selçuk Bayraktar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olmasından dolayı, böyle bir ödüllendirme de malesef bir kesim tarafından değersizleştirilecek şüphesiz.

Buna rağmen bu endişeleri bir kenara bırakarak, Selçuk Bayraktar’a, çoktan hakettiği ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti Onur Ödülü’ bir an önce takdim edilmeli.

Çünkü değerli insanları ödüllendirmek bir lütûf değildir.

http://www.eurovizyon.co.uk/