OİB Başkanı Çelik: “Türk otomotivi, yenilikçi teknolojileri ile sektördeki değişime aktif olarak katkıda bulunabilecek bir yapıya sahip. Ülkemizin Avrupa’ya komşu olması, yüksek üretim ve ihracat deneyimi, genç, dinamik ve nitelikli insan kaynağı gibi özellikleri, bu gelişmeleri fırsata çevirebileceğimizi gösteriyor.”

TAYSAD Başkanı Saydam: “Otomotivde teknolojik değişimler yaşansa da değişmeyen bir konu var, o da iletişim ağlarının gücü. İletişim ağları giderek güç kazanıyor. Türk ve Alman otomotiv sektörü temsilcileri de gelişmeleri karşılıklı birbirlerine aktarma konusunda bizim için önemli. Bu etkinliklerimizin ana amacı da bu. Biz TAYSAD ve OİB olarak bu konulara açığız.”

 Ford Otosan Genel Müdürü Özyurt: “Sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, değişen müşteri beklentileri, elektrikli ve bağlantılı araçlar ve mobilite, sektörde öne çıkan başlıklar ve bunların hepsi, birbiri ile bağlantılı. Ürettiği araçların çoğunu AB’ye ihraç eden Türkiye için de Avrupa Yeşil Mutabakatı sayesinde bu dönüşüm kaçınılmaz.”

Türkiye otomotiv endüstrisinin ihracattaki tek koordinatör birliği Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ve Türk otomotiv tedarik sanayinin tek temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ile Türkiye Tanıtım Grubu çalışmaları kapsamında otomotiv endüstrisinin gelişimine katkı sağlamak amacıyla etkinliklerine devam ediyor. OİB ve TAYSAD, dünya otomotiv sektörünün köklü ve güçlü partnerleri arasında olan Türkiye ve Almanya arasında iş birliğini artırmak ve mevcut ilişkileri daha da güçlendirmek amacıyla Avrupa’da yaşayan Türk mühendisleri ve yöneticilerine yönelik olarak “Türk Otomotiv Sanayisinde Yeni Teknolojilere Uyum” Konferansı düzenlendi. Türkiye Tanıtım Grubu Otomotiv Projesi Almanya Proje Lideri Alper Kanca moderatörlüğünde online olarak gerçekleşen konferansın konuğu, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt oldu. Konferansın açılışında TAYSAD Başkanı Albert Saydam ve OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik birer konuşma gerçekleştirdi.

Almanya’ya 4,2 milyar dolar ihracat

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Konferans, gerek Türkiye ihracatının lokomotif sektörü olan otomotiv endüstrimiz gerekse Alman otomotiv endüstrisi için önem taşıyor. Almanya, uzun yıllardır Türk otomotiv endüstrisi ihracatında ilk sırada yer alıyor. Geçen yıl otomotiv endüstrimizin ihracatından yüzde 14 pay alan Almanya’ya 4,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Almanya, ithalatımızda da uzun yıllardır ilk sırada yer alıyor. İki ülke arasındaki bu etkileşim, sanayimizin gelişilmesine de çok güçlü katkı sağladı. Bu iletişimde de Almanya’da çalışan Türk yönetici ve mühendislerin büyük bir payı var” dedi.

Sektördeki değişime katkıda bulunabilecek bir yapıya sahibiz

Çelik, tüm bu gelişmelere rağmen umut veren çalışmalar da yapıldığını ifade ederek, “Dünyamızın geleceği için ortaya konan sıfır karbon hedefleri ve bunları gerçekleştirmek için yapılan girişimler bir yeşil devrim başlattı. Bu girişimler, otonom sürüş, paylaşımlı araç gibi teknolojilere doğru evrilmekte olan otomotiv endüstrimizin dönüşümünü hızlandırıyor. Ulaşım araçlarına yönelik algılarımız yakın gelecekte kökten değişime uğrayacak. Türk otomotiv sektörü, otonom araçlara geçişle yaşanan dönüşüm sürecinde yenilikçi teknolojileri ile sektördeki değişime aktif olarak katkıda bulunabilecek bir yapıya sahip. Ülkemizin Avrupa’ya komşu olması, yüksek üretim ve ihracat deneyimi, genç, dinamik ve nitelikli insan kaynağı gibi özellikleri, bu gelişmeleri fırsata çevirebileceğimizi gösteriyor. Yenilikçi gücümüzle, dinamik iç pazarımız ve eğitimli çalışanlarımızla endüstrinin geleceğinde yer almaya hazırız. OİB olarak üzerimize düşen görevlerin farkındayız. Bu kapsamda otomotiv ihracatımızın yaklaşık yüzde 80’ini Avrupa ülkelerine yapan üyelerimize çeşitli yöntemlerle rehberlik etmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

Saydam: “İletişim ağları güç kazanıyor”

TAYSAD Başkanı Albert Saydam da 484 üyeye ulaştıklarını belirterek, otomotiv sektöründe teknolojinin yanında en önemli unsurlardan birinin iletişim olduğunu söyledi. Saydam, “Otomotivde teknolojik değişimler yaşansa da değişmeyen bir konu var, o da iletişimin önemi, iletişim ağlarının gücü. İletişim ağları giderek güç kazanıyor. Sizler de Türk otomotiv sanayisinin önemli bir sac ayağısınız. Hem yurt dışındaki gelişmeleri Türkiye’ye hem de Türkiye’deki gelişmeleri Almanya’daki muhataplarınıza aktarma konusunda bizim için önemli değerlersiniz. Teknoloji ilerlerken diğer yandan iletişimi de güçlendirmemiz lazım. Bu etkinliklerimizin ana amacı da bu. Türkiye’nin ilgisini çekebilecek otomotiv alanındaki gelişmeleri, fırsatları bizlere aktarın. Biz TAYSAD ve OİB olarak bu konulara açığız. Bu etkinliklerin ülke ekonomisine değer yaratmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.

Türkiye Tanıtım Grubu Otomotiv Projesi, Almanya Proje Lideri Alper Kanca ise “Almanya’da doğan ve otomotiv sektöründe çalışan Türklerin sayısı binlerle ifade ediliyor. Bu potansiyeli iş birliği için bir araya getirmek üzere başlattığımız toplantıların ilkini TOGG CEO’su Gürcan Karakaş ile yaptık. Bir hafta sonra da toplantıya katılan Türk- Alman otomotiv sektörü temsilcilerinin birbirini tanıması, birbirlerine soru sorması ve sektörü tanıtmakla yaptığımız çalıştaylar için de iyi bildirimler aldık” ifadelerini kullandı.

Özyurt: “Türkiye için dönüşüm kaçınılmaz”

Toplantıya konuk olan Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt da otomotiv sektöründeki yeni teknolojileri ve Ford Otosan’ın çalışmalarını ve hedeflerini aktardı. 

Son birkaç yıldır otomotiv sektörünün tanımının ve sektörden beklentilerin değiştiğini vurgulayan Güven Özyurt, “Pandemi, bu değişimi hızlandırdı. Sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, değişen müşteri beklentileri, elektrikli ve bağlantılı araçlar ve mobilite, sektörde öne çıkan başlıklar ve bunların hepsi, birbiri ile bağlantılı. Ürettiği araçların çoğunu AB’ye ihraç eden Türkiye için de Avrupa Yeşil Mutabakatı sayesinde bu dönüşüm kaçınılmaz. Birleşik Krallık 2050’de, Çin 2060’ta karbon nötr olma sözü verdi ve böylece şehirde trafik kirliliğini azaltacaklar” diye konuştu.

Araçların artık mobiliteye uygun üretilmeye başladığını dile getiren Özyurt “Yeşil ve dijital dönüşüm, birbirini destekleyecek şekilde ilerliyor. Üretim sistemlerindeki dijital dönüşüm, üretim süreçlerinin daha en başından itibaren planlanmasını sağlıyor. Ayrıca Endüstri 4.0’ın yarattığı imkanlarla ve simülasyonlarla hataları daha oluşmadan yakalayabiliyoruz. Ürün portföyünde ise akıllı cihazlarla yönetebileceğimiz bir mobiliteye uygun çözümler ortaya çıkıyor. Elektrikli araçlar, bağlantılı ve otonom sürüş teknolojileri ile bu dönüşüm sayesinde, insan kaynaklı hatalar en aza indiriliyor, verimlilik ve tasarruf sağlanıyor. Bu yüzden geleceğin teknolojilerini yakalamak isteyen şirketlerin, odağına sağlam bir dijital altyapıyı alması ve tüm süreçlerini buna göre gözden geçirmesi gerekiyor.” dedi.

2030’da araçların yüzde 30’u elektrikli ve bağlantılı

Günümüzde kullanıcı beklentilerinin değiştiğini, tüketim güçlerinin farkında olan Z kuşağının da gezegene karşı sorumluluk sahibi olduğunu belirten Özyurt, “Araştırmalar, dünyada 2030 yılında araçların yüzde 30’unun elektrikli ve bağlantılı olacağını söylüyor. Bir sonraki araçlarında benzin-dizel hariç daha çevreci yakıtlara yöneleceklerin ve elektrikli/hibrit modelleri seçeceklerin oranı da yüzde 47 olacak. En sonuncu Dünya Ekonomik Forumu’na katılan kuruluşlar da araç filolarını elektrikliye çevirme planları olduğunu açıklamışlardı. Türkiye de bu anlamda alternatif araç yatırımlarını seçebilir. Muazzam bir potansiyel var ve daha çevre dostu teknolojilerle geleceği yaratabiliriz” diye konuştu. 

Ford, dönüşüme liderlik edecek

Ford Motor Company’nin de gelecek 10 yılda stratejisini elektrikli araçlar, mobilite ve bağlanabilirlik olarak netleştirdiğine dikkat çeken Güven Özyurt, şunları söyledi: “Ford, elektrikli ve otonom araçlar için 2025’e kadar 29 milyar dolar yatırım planlıyor. Ford, Avrupa’da 2030’da sadece tam elektrikli araçları piyasaya sunacak. Türkiye’nin ihracat şampiyonu kuruluşu olarak dönüşüme liderlik etmek için bu alanlarda çalışmaya artırarak devam edeceğiz” diye konuştu.