Her şeyin aslına rücu ettiği günlerden geçmekteyiz. Yeni Normal dönemi ile birlikte, aracın da çözümün de insan odağında üretimi söz konusu. İnsanın temel ihtiyaçlarını, yine yeniden gözden geçirdiği bugünlerde, tüm bilim ve meslek alanlarında rejenarasyon yaşanmakta. Bir önceki dönemin son günlerinde kişi ve kurumların uzun vadeli yol haritalarının 10 yıl ve üzeri olduğunu biliyorken bugün en fazla 1 yıllık stratejik eylem planlarının hazırlandığına şahit olmaktayız. Belirsizlik ortamının yükselişi her geçen gün daha da fazla kendisini yükselen akım haline getirirken, insan odağındaki çalışmaların artışı ise dikkat çekicidir.
İnsanoğlunun var oluşundan bu yana, insan için mühendislik ve mühendislik çalışmaları için insanlık temel kaynak mahiyetindedir. Öyle ki, gerçekleştirilen mekanik çalışmalarda en üst seviye her zaman insan kabiliyetinin birebir kopyalanması olarak tanımlanmışken, insan sağlığı için de mühendislik çalışmaları en büyük umut kaynağı olmuştur. Özellikle kinematik alanında kabiliyetlerin transferi esasına dayanan çalışmalar hepimiz için en dikkat çekici çalışmalar olmuştur.
Bu alanda teknolojik olarak öne çıkan en başarılı uygulama sahiplerinden biri, aslında savaş teknolojisi üreticisi olan Boston Dynamics firmasıdır. Gerçekleştirdiği çalışmaların başında, üstün hareket esnekliği ve hızına sahip Atlas ve katır robotlar gelmektedir. Birçoğumuzun videolarını izleyip hayretler içerisinde kaldığımız bu çalışmalar, aslında canlı hareketlerinin birer başarılı kopyasından başka bir şey değildir. Temeli insan bedeni haritasına dayanan bu ve benzeri çalışmaları gördükçe İbn-i Sina’nın çalışmalarının ve bu çalışmaların anlaşılmasının önemini bir kez daha önemsiyoruz. Zira bin yıldan fazla zaman öncesinde ortaya koyduğu insan bedeni haritası ve bu sayede gerçekleştirdiği birçok çalışma halen insanlığa ışık olmaktadır.
Bir diğer taraftan insan fizyolojisinin bedensel manada taşıdığı mühendislik esasları gerçekten çok çarpıcıdır. İnşaat mühendisi dostlarımız ile gerçekleştirdiğimiz sohbetlerimizde, bedenimizin sahip olduğu ayak tabanı yapısı ile binalarımızın sahip olması gereken zemin özelliklerinin benzerliklerinden tutun da, bedenimizin duruş doğruluğuna sebep olan kemik ve organ yerleşimi ile binalarımızın sahip olması gereken kolon ve direk yapılarının benzerlikleri hepimizi birçok kez şaşırtmıştır. İlaveten makine mühendisi meslektaşlarımız ile gerçekleştirdiğimiz birçok yenileşim veya arge odaklı beyin fırtınasında da, geliştirici veya yıkıcı buluş için, aklımıza ilk gelen kıyas modellerin doğadaki canlı özellikleri olması bu bütünlüğün, somut mühendislik ispatlarından biridir.
Yeni Normal dönemi öncesi hayatımıza giren Endüstri 4.0 kavramının esasını oluşturan İnsansız Üretim çalışmalarının özünde bile insanı taklit eden mühendislik çalışmaları mevcuttur. Ve ne olursa olsun ulaşılan her noktada, sonuç olarak sistemler, halen ve her zaman insana muhtaçtır. Örnek gösterilebilecek yeni dönem çalışmalarından birisi de Akıllı Şehircilik temasının alt bileşenlerinden biri olan Akıllı Sağlık uygulamalarıdır. Buradaki gelişmeler ve çalışmaların tümü de yine insan odağındadır. Üretilen tedavi yöntemleri, tedavi yöntemlerinde kullanılan teknolojik araçlar ve bu araç ve yöntemlerin uygulayıcıları her zaman insan kaynaklıdır.
İnsanı mühendislik adına bir diğer açıdan ele alacak olursak, maneviyat, ruhsal ve kişisel gelişim alanlarında da yine mühendisliğin sistematik tasarım ve uygulamaları öne çıkmaktadır. Bu bağlamda proje yönetimi, kıyaslama, gözden geçirme yaklaşımları gibi birçok ana argümanın birebir şekilde karşılık bulduğu aşikardır. Bu konuda Nüvit Osmay’ın İnsan Mühendisliği kitabı değerli bulduğum bir kitaptır ve okunması önemli bir kazanım olacaktır.
İşte bu halde açıkça görünen şudur ki, insan ve mühendislik bilimi ayrılmaz, ayrılmaması gereken ve hatta her zaman birlikte ele alınması zaruri olan iki parçadır. Bu iki kavramı birbirinden uzaklaştırma veya ayrı ayrı ele alarak ilerleme sonucunda varılacak nokta, yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu yumurtadan öteye geçmeyecektir.