Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Ezgi Bakçay, Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen “Etüt: Güncel sanata doğru ilk adımlar” isimli çevrimiçi programın bu haftaki konuğu oldu. Marmara Üniversitesi’nde “Sanat Kuramları”, “Sanat Yapıtını Çözümleme Yöntemleri”, “Görsel Kültür” dersleri veren ve çeşitli kültür, sanat kurumlarında seminerler, atölye çalışmaları ve sergiler düzenleyen Bakçay, programda Murat Alat’ın yönelttiği sorular çerçevesinde “politik sanat” kavramı ve çağdaş sanatta yansımaları hakkında katılımcılara bilgi verdi.

Kamusal alan, imge, bellek, kültür, estetik ve siyaset konularında üretimlerini sürdüren Bakçay, politik sanat kavramını politika tanımlamaları ve sanatın politika ile ilişkisi üzerinden açıkladı. Bakçay, estetik deneyimlerin dönüştürücülüğündeki potansiyelin politika ile dolaylı bir ilişki halinde olduğunu, politik sanatın daha önceki sanat biçimlerini sorgulayarak ve bazen de rahatsız edici olabildiğini söyledi.  Bakçay, “Ancak bir eylemin temsil edildiği eser illa ki politik olarak görülmez. Beklenmedik bir eserden politik bir mesaj da çıkabilir. Estetik ve politik deneyimler kurallardan bağımsız olarak, kendi zaman ve mekanları içerisinde değerlendirilmelidir. İnsan-mekan- doğa ilişkilerinin yansımaları, sanat biçimlerini kırılganlaştırdığı, karşısındakini rahatsız ettiği zaman politik olabilir” dedi.

Ezgi Bakçay, öğrencileri ile birlikte yakın zamanda bir galeride “tik-tok” videoları sergisi açtıklarını hatırlattı. Bir güncel politik sanat olarak değerlendirilebilecek bu sergi hakkında bilgi veren Bakçay “Burada sosyal medyanın çöplüğü olarak görülen bir platformda yayınlanmak üzere işçilerin fabrika ve atölyelerde çektikleri videoları sergiledik. Amacımız bu insanların zaman, emek ve araçlarını kullanarak; ironi mizah, yaratıcılık ile birlikte sinemogratif ürünler, estetik ve sanat değeri ürünler yaratabileceğini ortaya koymaktı. Bu da bize geçmişte biçimlerin arasına sıkışmış sanatın gündelik hayattaki estetik pırıltıların içinde olabileceğini gösterdi” diye konuştu.

Konuşmasında Türkiye’den politik sanat eserlerine dair örnekler paylaşan Bakçay, Nil Yalter’in 1972 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı ile ilgili hazırladığı sergiden ayrıntılar verdi. Söz konusu serginin çağdaş sanatın politik gücünü toplumsal hareketlerin, sokağın, siyasetin, mücadelenin üst sevide olduğu bir zamanda genç bir kadın sanatçının yaşadıklarını, dönüştürdüğü sanat eserleriyle ortaya koyduğunu ifade etti.    

Programda sık sık politik sanat kavramının kurumsallaştırma çabalarından çok uzak bir şekilde ve çok daha geniş bir perspektif ile değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bakçay, “Politik sanatı estetik tecrübe olarak okuduğumuz noktada, onun zamanı ve mekanı çok önemli hale geliyor. Eski bir dönemde politik olan artık politik olmayabilir ya da bugün politik olmayan ileride politik görülebilir. İmgeler hiçbir zaman tek başlarına değerlendirilemez. Bağlam, zaman ve mekan, bir ürünün, eserin politik olup olmadığını belirler” diye konuştu.