Bebeklik, çocukluk, ergenlik gibi yaşlılık da yaşam sürdükçe geçilecek kaçınılmaz bir yoldur. Farklı toplumlarda yaşlılığa bakış, yüklenen anlam farklıdır. Yaşlılara içinde bulundukları yeni yaşam koşulları ve yaşamın kontrol edilemeyecek bazı gerçeklerini kabullenmelerini öğretmek oldukça önemlidir.
Kişinin kendi kararlarını kendisinin vermesi, yaşamından memnun olması, yeni deneyimlere açık olması, yaşlanma ile ilgili değişikliklere uyum sağlayan bir çevresinin olması, kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olması başarılı yaşlanmanın ölçütlerindendir. Yeterince destek sistemi olan, çevresi tarafından ihtiyaç duyulan, belirli hedeflerine ulaşmış kişiler mutlu hissederken; sosyal desteği az olan, çevresi tarafından ilgi gösterilmeyen kişiler mutlu hissedemez. Bu süreçte yaşlılar çoğunlukla yalnız yaşamakta sağlık sorunları, ekonomik sorunlar ile uğraşmakta toplumdan izole olmakta ve bununla birlikte özgüven ve kendilik algısında olumsuzluklar yaşamaktadırlar. Yalnızlık yaşlı birey için en önemli psikososyal sorundur. Yaşlı birey için bu süreç, artık geleceğe yönelik planlar yapmaya ve umut etmenin mümkün olmadığı bir düzeye geldiği zaman kişi kendine daha olumlu görünen geçmişe sığınır. Eskiye karşı aşırı bağlılıkları olur ve sürekli eskiyi anlatırlar. Yakın zamanda yaşanan olayları unutmalarına rağmen otuz yıl öncesini bütün ayrıntılarıyla rahatlıkla anlatabilirler. Bunun yanında eski birtakım alışkanlıklarını; mesela televizyonun yeri, odanın rengi bunları değiştirmekten hoşlanmazlar ve huzursuz hissederler. Aynı zamanda sağlığa aşırı düşkünlük yaşam hevesi, yaşama bağlılık beklenenin aksine daha çok artmaktadır. Bu sebeple yaşlı birey kendisine iyi bakılıp ilgilenilmediği, sağlığının ihmal edildiği şeklinde kaygılar yaşar.
Bu sürecin bir parçası olan emeklilik dönemi ise toplumda mesleki rolü ile var olan kişiler için duygusal olarak çöküntüye sebep olur. Bunun yanında ekonomik olarak da eskiye göre imkanlarının kısıtlanıyor olması ve başkasına yük olmak yaşlı bireyler için büyük bir problemdir. En önemlisi de artık duygusal yönden yakınlarının desteğine, ilgisine ihtiyaç duyarlar. Bu süreçte eş kaybı da gerçekleşmiş ise daha umutsuzluk, yalnızlık, çökkün duyguların artmasına sebep olabilmektedir. Yeterince sosyal desteğin olması süreci yönetmeyi kolaylaştırmaktadır. Ancak; yalnız olmak, düşük sosyoekonomik gelir, başkalarına bağımlı olarak yaşama, fiziksel hastalık varlığı depresyona eğilimi arttırmaktadır. Stres etmenlerinin varlığı sosyal ve medikal desteğin azlığı ile birlikte psikiyatrik belirtiler de görülür. Demans, depresyon, kaygı bozuklukları, duygudurum bozuklukları, unutkanlık sıklıkla görülür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte bazı psikolojik yetilerinde azalabileceği unutulmamalıdır. Yaşlılarda en çok görülen düşünme kabiliyeti ve hafızanın zayıflaması, zihin bulanıklığı daha da ileriki yaşlarda zaman ve mekan algısının kaybolmasıdır.
Gençlik döneminde çeşitli ilgi alanlarının oluşturulması, zihinsel yeteneklerin geliştirilmesi, sorunlar, olaylar üzerinde baş etme becerileri geliştirilmesi aynı zamanda bu sürece de hazırlayacaktır. Bu dönemi keyifli, mutlu geçirmek için fiziksel aktiviteler, yaşamda aktif olabilmek, sağlıklı beslenme, şimdi ve burada kalabilmek, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak önem taşımaktadır. Bireyin sosyal çevre ile iç içe olması bulunduğu yaşam koşulları ile baş etmesine katkı sağlar. Bireyin kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissetmesi, örneğin; torunlarını okula getirip götürmesi, market alışverişleriyle ilgilenmesi yani yaşam içinde sorumluluk alıyor olması, çevreden destek görmesi ve bunu öznel olarak algılaması bulunduğu yaşam koşullarıyla mücadele etmede önem taşımaktadır. Bunların yanında aslında yaşlılar bilişsel desteğe de oldukça ihtiyaç duymaktadırlar ancak bu pek fazla ön planda tutulmamaktadır. Yaşlılık; bilgileri almaya, değerlendirmeye, öğrenmeye engel oluşturmamaktadır. Bilişsel becerileri devam ettirecek ilgi alanları oluşturmak bunamayı geciktirecektir. Yani yaşlıların fiziksel probleminin yanında psikolojik durumlarıyla da ilgilenilmelidir. Yaşlı nüfusun giderek çoğalmaya başlaması bu duruma tedbir almayı da gerektirmektedir.