17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin 25. yıl dönümü kapsamında, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, belediyenin ve kurumlarının depreme hazırlıklarını ve alınan önlemlerin paylaşılacağı basın toplantısını Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

 

Düzenlenen basın toplantısına, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş katıldı.

 

25 yıl önce meydana gelen ve Bursa’mızda da olmak üzere Marmara’nın tamamını etkileyen 17 Ağustos depreminin Türkiye’nin yaşadığı en büyük acılardan biri olarak hafızalara kazandığına vurgu yapan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Binlerce vatandaşımız hayatını kaybederken, 10 binlerce vatandaşımız yaralandı, hayatını kaybetti. Bu büyük depremin ardından birçok deprem yaşadık. Depreme hazırlık yapmamızın zorunda olduğumuzu, ülke yöneticilerinin önemli kararlar alması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bir yıl önce yaşadığımız 6 Şubat’ta meydana gelen 11 ili etkileyen deprem var. 24 yılda birçok konuda kararlar alınır ve o depremin o şekilde hasar vermesi ve 10 binlerce vatandaşımızın canına mal olması en aza indirgenebilirdi. Tarihin siyah sayfalarına bunu da yazdık. Geçen süreçte bu felaketler sonrasında yaralarımızı hep sarmaya çalıştık. Bunu yapsak da aylar, yıllar geçse de kaybettiklerimizi unutan bir toplum haline geldik. Hiçbir zaman unutmamamız ve unutturmamamız gerektiğini kafamızın içine sokamadık” ifadelerini kullandı.

DEPREM HAZIRLIĞI SADECE YEREL YÖNETİMLE DEĞİL MERKEZİ YÖNETİMLE BİRLİKTE YAPILMALI”

Deprem bölgesinde 22 gün görev yaptığını dile getiren Bozbey, “Yöneticilik yaptığım süreçte öğrenemediğimi 6 Şubat depremlerinde Defne’de öğrendim. İlk gün tuvalete, ikinci gün suya, üçüncü gün gıdaya ihtiyaç duyduk. İlk 3 gün arasında kıyafet, ayakkabı, çanta yoktu. Ama bizler ne yaptık. Başka şeyler gönderdik oraya. Tüm kent ve ülke yöneticileri olmak üzere hazırlıklı olma sorumluluğumuz var. 17 Ağustos’un 25. yıl dönümünde hayatını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Bu depremlerin kentlerimizde yaşanılması kaçınılmaz. Uzmanlar Depremleri önceden belirlemenin, can ve mal kaybını azaltmanın araştırmalarını yapsa da halen depremin ne zaman geleceğini bilmiyoruz. Deprem risk alanlarında gerekli jeolojik ve jeoteknik çalışmaların yapılması ve elde edilen bulgulara göre kentsel dönüşüm yapılmalıdır. Bu konuda hızlı hareket etttiğimizi bilmenizi istiyorum. Bu tür felaketlerin çok az hasarlarla atlatıldığına bazı ülkelerde şahitlik ediyoruz. Tabii ki bunlarla ilgili biz de stratejilerimizi ona göre yapıyoruz. Ne yazık ki merkezi ve yerel yönetimlerce deprem gerçeği, planlamada ve uygulamada yeterince önemsenmiyor. Yeni bir deprem geldiğinde, bu gerçek yeniden gündeme geliyor ve telafisi olmayan sonuçlarla karşı karşıya geliyoruz” şeklinde konuşmasını sürdürdü.

“DEPREMLERİN AFETE DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEMEK BİZİM ELİMİZDEDİR”

Kentin tüm paydaşları ile birlikte depreme hazırlanmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken Bozbey, “Güç birliği yaparak gerekli adımlar atıp toplumsal dayanışmayı en üst seviyede tutmalıyız. Merkezi yönetim ve sivil toplum kuruluşları da kentin diğer paydaşları da hep birlikte depreme hazırlanmalıyız. Depreme sadece yerel yönetimlerin hazırlanması yeterli olmaz. Toplumsal dayanıklılığı artırmak ve afet anında en hızlı şekilde hareket etmek için işbirliklerini çok önemsiyoruz. Marmara depreminde gerekli dersleri çıkarabilmiş olsaydık daha sonraki depremlerde bu sonuçları yaşamazdık. Deprem bir doğa olayıdır ve depremin bu şekilde olduğunu kabullenirsek bunu önlememiz de mümkün değildir. Ancak depremlerin birer afete dönüşmesini engellemek bizim elimizdedir. Marmara Belediyeler Birliği ve Büyükşehir Belediye Başkanı olarak geçmiş zamandaki kent yöneticiliği tecrübemizle önümüzdeki süreçte depremin en önemli gündemimiz olacağına, planlarımızı, stratejilerimizi belirleyeceğimize söz veriyorum. Daha önce kent yöneticiliği yaptığımız Nilüfer’de uygulamaya koyduğumuz mahalle afet konteynerleri projesi ve mahalle afet görevlileri vardı. Buradaki amaç herhangi bir deprem olduğunda profesyonel ekipler gelinceye dek can kayıplarını önlemesiydi. Kentin bin 61 mahallesine, ilçe belediyeleri ile ortaklaşarak bunu uygulamak sorumluluğumuzdur. Afete duyarlı bir toplumu da bu sayede mahallelerden başlayarak oluşturmuş olacağız” diye konuştu.

“DEPREM SONRASI GEREKEN İNSANI İHTİYAÇLARA DAİR ÖNEMLİ ÖLÇÜDE HAZIRLIĞIMIZI YAPIYORUZ”

Deprem sonrası gereken insani ihtiyaçlara dair önemli ölçüde hazırlıkları yaptıklarını belirten Bozbey,  “Kentsel dönüşüm projeleri, deprem toplanma alanları, deprem sonrası barınma, acil ulaşım yolları, sanayinin depreme hazırlığı, kaçak yapılaşma gibi birçok konuyu çözmemiz ve elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Hiçbir konuda ‘mış’ gibi yapmadan direkt müdahale ederek sonuca ulaşmalıyız. Kaçak yapılara asla izin vermeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz, asla tavizimiz yoktur. Büyük yıkımlara yol açan depremlerin ardından, depremi unutturmama ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Güvenli ve sağlıklı yapıya ulaşmada mücadelemizde kararlı olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Harekete geçerek, depremlerin ülkemizde her defasında afete dönüşmesine engel olmak ve gerçek çalışmaları yürütmemiz gerekiyor. Marmara Belediyeler Birliği Başkanı olarak belirtmek isterim ki bir deprem coğrafyasında olan ülkemiz tarih boyunca birçok yıkıcı depremler yaşadı. Ülkemizde yaşanan depremler çok ciddi sonuçları ortaya koymuştur. Marmara depremi beklentisi tartışılmaktadır ve çok yıkıcı olduğu söylenmektedir fakat genel yönetimlerin bu konuya hala eğilmediğini görmekteyiz” açıklamalarında bulundu.

Bozbey sözlerine şu şekilde devam etti:

Bursa’mız deprem açısından çok riski bölgede yer almaktadır. Bursa ve çevresinde birçok aktif fayın olduğunu biliyoruz. Kentin içinden geçen Kayapa-Yenişehir fay hattı ve diğer aktif faylarımız var. 1855 depremi zaman zaman hatırlatılır. O zamanki nüfusun yüzde 5’i kaybedilmiş. O depremin benzerinin bugünlerde olduğunu düşünürsek felaketin boyu inanılmaz olur. Göreve geldiğimiz ilk günden beri Bursa’yı depreme dirençli hale getirmek ve çalışmalarımızı bu yönde ilerletmek için arkadaşlarımız stratejik hedefleri ortaya koydular. 4 aydır kentimizde depremsellik çalışmaları bir araya getirerek, eksik kalanları da yoğun bir şekilde çalışarak tamamlandığını belirtmek istiyorum. Bunun yanında tüm Daire Başkanlıkları da bu çerçevede hareket ederek Bursa’mızda depremin bir felakete dönüşüp insanımızı ortadan kaldıracak bir yapıda olmaması için yeterli hassasiyeti gösteriyor. Toplumunda bilinçlendirilmesi son derece önemli. Deprem olacaktır ama afete dönüşmesi ve daha az kayıp, hiç kayıp olmaması yönünde çalışmaların yapılması, yıkımların çok daha aza indirgemesi önemlidir. Çalışmaların JAICA ile ortaklaşa yürütüldüğü projemiz var. Bu projeyle ilgili yoğun bir şekilde çalışılıyor. Bursa’nın hasar riski yüksek yapı alanları, köprüler, bağlantı alanları, alt yapılar tespit ediliyor ve ortaya bir rapor çıkıyor. Çözüm önerileri dikkate alınarak çalışmalarımız devam ediyor. Kritik yol ağları da belirlenerek kentsel dirençlilik planı da ortaya çıkıyor.

“AFET YÖNETİM MERKEZİMİZ OLMALI”

Detaylı analizler ile kentin büyük bir kısmının deprem riskine karşı oldukça savunmasız olduğunun ortaya konduğunu söyleyen Bozbey, “Kentimiz deprem riskine karşı savunmasızdır. Plansız yapılaşmadan kaynaklı sorunların en aza indirgenmesi, kaçak yapıların olmaması, donatı alanların nicelik ve niteliklerinin artırılması, nitelikli ulaşım alanları ve tahliye noktalarının belirlenmesi yönünde çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor. Kamu binaları, kritik tesislere erken uyarı sistemi konulması için çalışmalarımız süratle devam ediyor. Erken uyarı sistemiyle, acil müdahale ekiplerinin hazırlanması için zaman kazanılacaktır. Deprem alanında etkilenmeyecek ve afet yönetim merkezi çalışmalarımız sürüyor. Afet yönetim merkezimiz yok. Afet yönetim bilgi sistemini kurup acil müdahalelerin etkin ve kesintisiz yönetilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Zeminin yapısı, depremin oluşturacağı yıkıcıyı etkiyi direkt etkiliyor. Sıvılaşma potansiyeli olan alanlarda deprem katlanarak binaları vuruyor. Bursa’nın afete dirençli hale getirilmesi hepimizin sorumluluğundadır. Mikro bölgeme projelerimizi tamamlayacağız ve zeminin durumundan dolayı hasar oranının ne dereceye ulaşacağını tespit etmiş olacağız. Elde edilen verilerle birlikte kentin bütününde kentsel dönüşüm çalışmalarında ortaya çıkan sorunlar ve dönüşümün iyileştirilmesi, kentsel dönüşümün bütüncül bir yaklaşımla olmasını öneriyoruz” dedi.

“24 FARKLI NOKTADA PROJELERİMİZİ YÜRÜTÜYORUZ”

Bozbey, “Kentsel dönüşüm stratejik belgemizi 2025 yılında bitireceğiz. Düzensiz gelişmiş yoğunluklu alanların tespiti, riskli yerleşimlerin yenilenmesi, fiziksel olarak iyileştirilmesi yönünde bir proje uyguluyoruz. Bilim insanları üzerinde çalışıyor ve sonuçlarını vatandaşlarımızla paylaşacağız. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı, riskli ve rezerv alan kapsamında bulunan, yaklaşık 24 farklı noktada projelerimizi yürütüyoruz. Zeminin durumunu net olarak ortaya çıkaran projelerimizi daha da hızlandıracağız. Bütüncül bir yaklaşımla bunu yapacağız. Kentimiz için bu yapılanlar da yeterli değil. Bursa kentinin tümüne bu açıdan bakılması gerekiyor. 17 ilçeye bütüncül yaklaşımı getirmek gerekiyor. BURKENT üzerinden bu çalışmaları hızlandırmak için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. 4 bin hektarlık alanı ve 2 milyon üzerindeki vatandaşımızın yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Emsal artış şeklinde uygulanan kentsel dönüşüm çalışmalarının bütüncül bakış açısıyla gerçekleştirmek için imar adalarının birleştirilmesi ve sosyal donat alanlarının yenilenmesi ve büyütülmesi son derece önemli” açıklamalarında bulundu.

“BURSA’NIN KENT ANAYASASINI HAZIRLAYACAĞIZ”

Kentsel dönüşüm ve danışma komisyonları olduğundan bahseden Bozbey, “İçinde İmar ve Bayındırlık Komisyonu da olacak. Kentsel dönüşüm çalışmaları bu çerçevede değerlendirilecek. Doğru karar almak için oluşturduğumuz bu komisyon ile 6306 sayılı kanun ile kentsel dönüşüme girmek isteyen vatandaşlarımız için tavsiye kararlarının alınması kent için çok önemli. Bu uzlaşı sayesinde tüm kent dinamikleri ile geleceğimize birlikte karar verdiğimiz dönüşüm süreci olacaktır. 1/100 binlik çevre düzeni alanı ile tüm afet risklerinin azaltılması yönünde politikalar, bilimsel çalışmalar devam etmekte. İlk iş olarak çevre düzeni plan çalışmalarına başladık ve bu plan kentimizin anayasası olacaktır. Bursa Büyükşehir Belediyesi bu vizyonla kentsel direnci artırmayı hedeflemektedir. Kent kimliği, katılımcı yönetim, sürdürülebilir kentleşme doğrultusunda bütüncül bir yaklaşımla planlanacak ve uygulanacaktır. 2050 hedeflerimiz doğrultusunda akademisyen, bilim insanlarının danışmanlığı ile hazırlanacaktır” dedi.