volkan @ aksu.av.tr

Değerli Dostlar;

Bilindiği üzere, Çin’de ortaya çıkan ve sonrasında tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs, süreçte en çok işçi-işveren ilişkilerini etkiledi.

Tarafıma gelen soruların büyük kısmı, koronavirüse yakalanan bir işçinin,iş kazası yada meslek hastalığı iddiasında bulunup bulunamayacağı konusundadır.

Öncelikle, işverenin, işçiye, uygun çalışma koşullarını oluşturmak ve gerekli risk analizlerini yaparak kanunun ön gördüğü her türlü iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bu nedenle, özellikle Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı genelgeler ve koronavirüse karşı alınması gereken tedbirler, çeşitli yollarla yayınlanmıştır.

Burada iş kazası ve meslek hastalığı iddialarının irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Meslek hastalığı yönünden yaptığımız değerlendirmede, sağlık çalışanları, sağlık sektörünü ilgilendiren laboratuvar hizmetlerinde görev alan çalışanların koronavirüs nedeniyle uğrayacakları zararlar pek ala meslek hastalığı olarak kabul edilecektir.

Çünkü, 5510 Sayılı Kanunun 14.Maddesine göre “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.”

Haliyle, sağlık çalışanlarının koronavirüs nedeniyle uğrayacakları geçici veya sürekli hastalık ,bedensel veya ruhsal engellilik halleri meslek hastalığı olarak değerlendirilecektir.

Sağlık sektörü dışında çalışan işçilerin durumu ne olacaktır?

İş Kazasının tanımını ve unsurlarını incelediğimizde, 5510 Sayılı Kanunun 13. maddesinin birinci fıkrasına göre;
a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d)Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

Bu tanımlar çerçevesinde, çalışanların koronavirüse yakalanmasının iş kazası ve meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağına dair en kritik husus illiyet bağının tespitidir.

Sağlık Bakanlığı ve işin uzmanları tarafından yapılan inceleme ve açıklamalar doğrultusunda, COVID-19’un, gerçek anlamda kendisini gizleyebilen bir virüs oldığu, özellikle kuluçka süresinde hiçbir belirti olmaksızın kişinin normal hayatına devam etmesine imkan verdiği görülmektedir. Bazı durumlarda,kuluçka süresinden sonra dahi, taşıyıcıda herhangi bir belirti olmamasına rağmen virüsü başkalarına bulaştırdığı ifade edilmiştir.

Bu durumda,çalışan, işin ifası sırasında Covid 19’ a yakalanırsa bu bir iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilecektir.

İş yeri sınırları yada işin ifası ile ilgisi olmayan durumlarda ise illiyet bağı olmadığından dolayı,Covid 19’a yakalanılması iş kazası ve meslek hastalığı olarak değerlendirilmeyecektir.

Ayrıca Covid 19’a yakalanmış bir çalışanın çalışmaya devam etmesi ve diğer işçilere virüsü bulaştırması-çalışan bu belirtileri göstermese dahi çalışma arkadaşlarına yayması-durumunda,diğer çalışanlar açısından durum iş kazası olarak değerlendirilecektir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 tarihi ve 2018/5018 Esas 2019/2931 Karar sayılı ilamı ile verdiği “tır şoförü olan murisin, davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği, yapılan bu sefer sırasında H1N1 virüsünün bulaştığının alınan raporlara göre sabit olduğu, bu durumda yapılan sefer sırasında bulaşan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği” konusunda verdiği karar, bu konuda yol göstericidir.

Bu konuda, tavsiyemiz, işverenler tarafından koronavirüse ilişkin hijyen temelli tedbirlerin sıkı bir şekilde alınması, işyerinde hijyen kurallarının uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi ve varsa iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı ile birlikte gerekli eğitim ve bilgilendirmelerin dikkatli bir şekilde yapılmasıdır. İşçilerin ise, hem kendi sağlıkları hem de diğer kişilerin sağlığı açısından, bu kural ve talimatlara sıkı şekilde uymaları gerekmektedir.