kenan.sakalli @ usak.edu.tr

 

Son dönemlerde yeni bir çalışma düzeni, küreselleşme ve hızlı teknolojik değişimden kaynaklanan radikal bozulma, eğitim sistemi, eğitim kurumlarının, üniversitelerin rolleri ve bu kurumların öğrencilerine ve daha geniş topluma sağladıkları değer gibi konuları tartışmaya başladık. Bu kavramların yeniden tanımlaması bir zorunluluğa dönüşmüş durumda.

Pandemi döneminde yaşadıklamızla artık bugünün dünyasının artık eskisi gibi olmayacağını konuşuyoruz, tartışıyoruz ve bizleri nelerin beklediğini anlamaya çalışıyoruz. Bu yeni dönemi “YENİ NORMAL” olarak adlandırdık. Tanımlayamadığımız belirsizlik ortamının etkisiyle psikolojik olarak farklı yapılara geçtik, kaygılarımız arttı, beklentilerimiz ise azaldı. Prof. Dr. Acar Baltaş hocam bunu kabul etmese “Yeni Normal Olmaz, Ancak Yeni Normlar Olabilir” sözüyle de yine artık her şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyoruz. Yeni normalle neler değişecek? Şu an sahip olduklarımızla neler yapabileceğiz? Eğitimde, iş dünyasında bizi neler bekliyor?

Bir önceki yazımızda herkes üniversite eğitimi almalı mı konusunu irdelemiştik. Üniversite diploması sahibi olmak her öğrencinin ve ailesinin hayali. Üniversite eğitiminden neler bekliyoruz. Bu konu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de uzun süredir gündemi oluşturmakta ve tartışılmaktadır. Eğitim alanında da ilk şok döneminin atlatılmasıyla birlikte çok sayıda eğitimci ve kuruluş eğitimlerini dijital platformlara taşıdılar. Bu dönemde çocuklarımızdan okulu özledikleri ancak eğitimcileri özlemediklerini söylediklerini duymuş olabilirsiniz. Bu platformlarda toplantılar yapan, eğitimini gerçekleştiren bir eğitimci olarak öğrencilerin bu yorumunu çok iyi değerlendirebilme fırsatım oldu. Birçok eğitimcinin plansız çalışması, bilgiyi aktarmanın ötesine geçememesi, dijital yapıyı irdelemeden salt derse girmiş olmak için yapılan bir düşünceden öteye gitmemesi öğrencilerin bu düşüncesini haklı çıkarıyor.

Üniversiteler eğitimsel ve kültürel gelişimselin sağlanması için önemlidir, ancak gençlerin sadece üniversitede öğrendikleri bilgiler ile iş piyasasının beklentilerini karşılaması pek mümkün görünmüyor. Bu sorun bugünün dünyasında gençlerin büyük bir çoğunluğunu etkiliyor. İş dünyasının beklediği pratik çalışma deneyimini erken dönemlerde kazanmak önem arz ediyor. NEET raporunda1 okuldayken iş dünyası ile temasta bulunan öğrencilerin 19-24 yaşlarında istihdam edilme olasılıkları yükselmekte ve işsiz kalma olasılıkları bu deneyimden uzak olan diğer öğrencilerden beş kat daha az olduğu araştırma sonuçlarında da görülmektedir. İş deneyimi, hafta sonu ve geçici işler aracılığıyla işverenlerle iletişim kurma fırsatları, merak ve yeni şeyler keşfetme arzusunu besler. Bunu yaparken, tutkunuz artıyor, genç yaşta nereye gelebildiğinizi deneyimliyor: Özgüveniniz güçleniyor, enerji seviyeniz yükseliyor, böylelikle ne yapmak istediğinizi ve daha da önemlisi kaçınmak istediklerinizden emin oluyorsunuz.

Yeni dönemde dijital platformlar en az yüz yüze eğitimdeki beklentileri karşılayabilecek, hatta bazı özellikleri ile yüz yüze eğitimlerden daha fazla memnuniyet sağlayabilecek yeteneklere sahip. Hepimiz daha önce nasıl bir etki yaratacağını bilmediğimiz bu dünyada alt yapının yeterli olmamasına karşın yaşadığımız deneyimi pozitif olarak algıladık. Önümüzdeki dönemde tüm eğitimcilerin Mentor, rehber, koç gibi rehberlik yapacak rollerle dijital platformların buzdağının görünmeyen tarafını öğrencilerin keşfini yapmalarını sağlayacak yaklaşımlar geliştirmeliler. Dijital ve yüz yüze metodun bir arada kullanılması öğrenme için müthiş fırsatlar yaratıyor. Matrix filminde Neo’nun bu insanlar neden sanal hapishanede olduğunu göremiyorlar sorununun çözümünün gerçekleştiği bir dönem olabilecek. 2000 sonrası doğan ve eğitimin içerisinde olan bu nesil zaten dijital-sanal dünyada hapsolmuş durumda. Günün 2 ile 8 saatini burada yaşıyor.

Sonuç olarak Üniversite eğitiminin gelecekte istediğimiz şeyleri elde etmemize yetmeyeceğini biliyor olmalıyız. Daha fazla pratik eğitime yönelecek programlarla diplomayı desteklemeliyiz. Çocuklarımızda teknik yeteneklerle birlikte yaşam becerilerini geliştirmek doğru yaklaşım olacaktır. Son dönemde en çok aranan özellikler iletişim, empati, dayanıklılık, dijital medya okul yazarlığı, işbirliği, eleştirel düşünce ve yaratıcılık gibi özelikleri kapsıyor. World Economic Forum 2018 raporunda da yer alan bu özellikler “21. yy. yetkinlikleri” okul öncesinden üniversite bitimine kadar alınan eğitimlerde etkili bir şekilde kazandırılan ve geliştirilen özellikler değildir.  Ben kendi çocuklarımda da akademik beceriden önce psikolojik sermayenin güçlenmesini önemsiyorum. Yani çocuklarımıza hem akademik gelişimi hem de kişisel güçlüğe götürecek bu özellikleri kazandıracak bir eğitim sistemi ile diploma sahibi olmasını sağlamalıyız.

Dijital dünyanın imkânları ile eğitimlere ulaşımımızı olumsuz etkileyen yer, ulaşılabilirlik, bütçe gibi kriterleri istediğimiz noktaya getirebiliyoruz. Yeni Normali bizim için fırsat yaratabilecek bir avantaj aracı olarak kullanabileceğiz. Sonraki yazımızda ele alacağımız 21. yy. yetkinliklerinin çocuklarımız açısından önemini değerlendirerek eğitim kavramına yeni bir bakış ile eğitim yolculuğumuza devam edeceğiz.

Kaynakça:

https://www.educationandemployers.org/ Erişim Tarihi: 23.05.2020

https://www.juniorachievement.org/ Erişim Tarihi: 25.05.2020

1 NEET” kavramı: Eğitimde, işte, stajda olmayan genç nüfus (Neither in Education, Employment, Training).