ermanaydingun @ hotmail.com

Son günlerde ülkemizin yine önemli gündem maddelerinden birisini oluşturan bir projeden biraz bahsedelim istedim bugün… İstanbul' un Avrupa yakasında Karadeniz' den Marmara Denizi' ne uzanması tasarlanan bir su yolu projesi olan Kanal İstanbul’ dan... Kanal İstanbul projesi 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı.

Kendi resmi internet sitesinde, projenin amaçları;

·                     İstanbul Boğazı' nın tarihsel ve kültürel dokusunun korunması ve güvenliğinin    

            arttırılması,

·                     İstanbul Boğazı’ nda öncelikle deniz trafiğinden kaynaklanan yükün azaltılması ve

            Boğaz güvenliğinin artırılması.

·                     İstanbul Boğazı’ nın trafik güvenliğinin sağlanması,

·                     Seyir emniyetinin sağlanması,

·                     Yeni bir uluslararası deniz trafiğine açık  su yolunun oluşturulması

·                     Olası bir İstanbul depremi dikkate alınarak, yatay mimariye dayalı depreme dayanıklı     

            modern bir yerleşim alanı oluşturulması.

olarak  verilmektedir.

 

 

Sayın Cumhurbaşkanı, 2011 yılında bu projesini kamuoyu ile ilk paylaştığı günden bu yana, zaman zaman yaptığı açıklamalarında bu projenin İstanbul için çok önemli olduğunu, yapılmasının mutlaka zorunlu olduğunu, bu projenin İstanbul’ u ve ülkemizi “uçuracağını” sürekli olarak vurgulamakta, bu projenin yapılmaması gerektiği hususunda karşı görüş bildiren muhalefet partilerine yönelik olarak, son söylemlerinde de;  “… Kanal İstanbul projesinin etüt kapsamında yer alan tüm teknik çalışmaları tamamlandı, Kanal İstanbul' u yapacağız, inadına yapacağız ve İstanbul nasıl güzelleşecek, bunu da görecekler…'' şeklinde beyanlarını takip etmekteyiz.
Buna karşılık, bu projeye karşı duruş sergileyen muhalefet partileri de, neden karşı olduklarına ilişkin görüşlerini sıralıyorlar ve bu projenin birilerine rant sağlamak amacıyla yapılan bir proje olduğunu vurguluyorlar.
Evet, siyaset iktidarıyla-muhalefetiyle kendince görüşlerini beyan ediyorlar ancak, genelde ülke için önem arz eden her önemli projede olduğu gibi; bu projede de ülkemizin en önemli kurumlarından olan meslek odalarımızın ve konuyla ilgili ciddi otorite konumunda olan bilim insanlarımızın konu ile ilgili görüşlerine ve raporlamalarına yine önem verilmediğini üzülerek görmekteyiz.
 

 TMMOB’ ye bağlı Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası, Gemi Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ile Prof. Dr. Doğan Kantarcı’ nın teknik katkılarıyla oluşturdukları Kanal İstanbul Projesi Raporu’ nda bazı noktalar ciddi anlamda dikkat çekmektedir. Gelin şimdi bunlara birlikte biraz bakalım:
·         İstanbul ve Marmara Bölgesi için yüzlerce bilim ve meslek insanı, üniversite, meslek odaları, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yılların birikimi ile üretilen sayısız planlama, bilimsel araştırma ve çalışma sonuçları yok sayılıp; bilimsel niteliği olmayan söylemler ve varsayımlar üzerinden tartışmaya açılarak meşrulaştırılmaya çalışılan “Kanal İstanbul“, tam anlamıyla coğrafik, ekolojik, ekonomik, sosyolojik, kentsel, kültürel kısacası yaşamsal bir yıkım ve felaket önerisidir.
·         Marmara bölgesinin coğrafi, ekolojik ve jeolojik olarak en hassas ve korunması gereken bölgesinde, yaklaşık 45 km uzunluğunda, 25 m derinliğinde, 250 m genişlikte yapılması öngörülen söz konusu “Kanal”; Karadeniz’den Marmara Denizi’ ne kadar tüm coğrafyayı onarılmaz ve kestirimsiz bir biçimde etkileyecek hasar ve yarılma meydana getirme tehdidi taşımaktadır.

·         Kanal, Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere Barajı-Terkos Barajı  doğusunu takip eden 45 km' lik bir güzergah boyunca devam ederek Marmara Denizi’ ni  Karadeniz'e bağlamayı önermektedir.

Kanal İstanbul ve çevresindeki diğer büyük inşaat projeleri nedeniyle Avrupa yakasında karada ve Marmara ile Karadeniz’de doğal ve çevresel dengeler geri dönülmez biçimde bozulacaktır.
Kanal güzergâh yer yapısına ve şev duyarlılığına bağlı olarak heyelan, toprak kaymaları ve sıvılaşma tehlikesi yüksektir.
İstanbul Kanalı’ nı şiddetle etkileyecek en önemli deprem kaynağı, kanalın güney bölgesinden 10-12 km uzaktaki deniz tabanında yatan Kuzey Marmara Fayı’ nda beklenen büyük depremlerdir.
İstanbul’un güney bölgelerinin jeolojik-jeofizik yapısı nedeniyle deprem dalgaları aşırı büyümektedir. Bu büyütme değerleri yer yer 10 kat artabilmektedir.
Kanalın depremler sırasında olabilecek yanal ve düşey hareketlere karşı nasıl tepki vereceği hayati bir araştırma konusudur. Bu yapının deprem sırasında kayması, kırılması veya burulması çok büyük felaketlere neden olabilecektir. 
Kanal İstanbul ve çevresindeki diğer projeler etkisiyle ortaya çıkacak yeni yerleşim alanlarıyla birlikte nüfus yoğunluğu aşırı derecede artacak ve buna bağlı olarak olası bir depremin neden olacağı can ve mal kaybı riski de yükselecektir. 
Kanal kazısı sırasında kaldırılacak 4.5 milyar tona yakın hafriyat nedeniyle alandaki doğal gerilme ve yeraltı gözenek basıncı dengeleri bozulacağından, çeşitli büyüklüklerde tetiklenmiş depremsellik görülebilecektir. 
Küçükçekmece Gölü içerisindeki diri faylar ve bu fayların çevredeki diğer jeolojik olgularla ilişkisi tetiklenmiş depremsellik ihtimalini arttırmaktadır. (TMMOB, 07.03.2019)
Şimdi, siyasi görüşü A partisi B partisi fark etmeksizin, sadece millet ve vatan esaslı olarak objektif biçimde bu konuyu herkes bir kez daha irdelemeli diye düşünüyorum. Bu projenin karar vericileri ve uygulayıcıları inadı, hayal kurmayı bir kenara bırakmalı, bu işin ehli olan insanlar; meslek odaları, Bilim İnsanları bu projeyle ilgili ne gibi ölçümlemeler yapmışlar, ne deneyler yapmışlar, ne sonuçlara varmışlar ve bu konuda ne diyorlar bakalım diyerek, onları bir kez olsun karşılarına muhatap olarak alıp, görüşlerini dinlemeli ve “Kanal İstanbul” projesi İstanbul ve ülkemiz için gerçekten faydalı olacak mı, yoksa ciddi sorunlara mı neden olacak sorularının cevabını netleştirdikten sonra doğru kararı uygulamaya geçirmeliler diye düşünüyorum. Kimse unutmamalı ki, hiçbir bireyin hevesleri, hayalleri ve inatları; ülkenin bütünlüğü, güvenliği ve düzeninden daha önemli değildir. Şayet, iyi araştırılmadan; acele verilen bir karar sonucu yapılmak istenen bir yanlış projeden, iş işten geçmeden vazgeçmek; ülkeyi yönetenlerin itibarını sarsmaz, onları küçültmez; aksine vatandaşlar üzerinde olan  güven ve itibarlarını çok daha üst noktalara çıkarır.

Bilimin ışığında, güzel ve güçlü ülke olmak yolunda çok daha emin adımlarla yürüdüğümüz, her şeyin ülkemiz için çok daha güzel olduğu sağlıklı günler dileklerimle;

Esen kalın…                                                                                            28/02/2021

Erman AYDINGÜN

Maden Y. Mühendisi

A Sınıfı İş Güv. Uzm.