osmanoglu @ manset16.com

 Haziran 1 itibari ile normalleşmeye başladık. Ancak bu tabii ki covid19 virüsünün henüz ülkemizden kalktığı anlamına gelmiyor.

Kendimize ailemize ve çevremize dikkat etmeye, koruyucu önlemlere hassasiyet göstermeye devam edeceğiz. Ta ki her gün açıklanan vaka ve ölüm sayıları sıfır olana kadar. Hatta sıfır olması bile rahatlamamıza yetmeyecek. Sıfırı gördükten sonra 14 gün boyunca üst üste sıfır vaka sayısını görünce derin bir nefes alacağız ve çok şükür bu virüsten kurtulduk diyeceğiz.

Konunun uzmanları kesin olarak konuşamasalar da gidişata göre eylül ayında sıfır vaka sayılarını göreceğimizi tahmin ediyorlar. İnşallah tahminleri gibi olur ülkemiz ve tüm dünya bu virüsün ölümcül etkilerinden kurtulur. Bu virüs Dünya tarihinin ilk pandemisi olmadığı gibi son pandemisi de olmayacaktır. Ekim ya da Kasım aylarında 2. Bir dalganın çıkması gibi ya da sonraki yıllarda başka virüslerin başka versiyonları mutlaka çıkacaktır.

Bu yüzden 2020 yılının ilk yarısında virüsle mücadelemizden büyük dersler çıkarmalı önümüzdeki aylara ve yıllara daha hazırlıklı olmalıyız.

Sağlık Bakanımız vaka sayıları ölüm sayıları konusunda bizi her gün düzenli olarak aydınlattı.

Panik havası oluşturmamak için ise birçok veriyi kamuoyundan gizlediler. Bu bilgileri gizlemenin ya da açıklamanın doğruluğunu zaman içerisinde değerlendireceğiz.

Bakanlığın elinde covid19 konusunda çok büyük bir veri tabanı bulunmaktadır. Sokak sokak, yaşa, cinsiyete, ilave hastalıklara, kullanılan ilaçlara göre bütün hastaların verisi bulunmaktadır.

Şimdi bize açıklanmayan bu veriler bilim insanlarına araştırma görevlilerine tamamen açılarak virüsün etkileri ölçülmeli neyi doğru yaptığımızı neyi yanlış yaptığımızı görebilmeliyiz.

Örneğin sokağa çıkma kısıtlaması uyguladık. Gerçekten bu kısıtlamalar bir işe yaradı mı? Yoksa insanların daha çok psikolojisini bozup bağışıklığına ters etki yaptı mı? Bizim haberlerden gördüğümüz kadarıyla günlük vaka sayılarında sokağa çıkma yasaklarına veya onların izdüşümü olan 14 gün sonrasına göre hiçbir etki yapmadı. Tabii ki bu bir kaba değerlendirmedir. Bize göre sokağa çıkma kısıtlamaları vaka grafiğinde çentikler oluşturmalı, her hafta sonuna denk gelen kısımlarda ya da 14 gün sonraki izdüşümlerinde grafiğin eğrisi aşağı inmeli serbest dolaşımın olduğu hafta içlerinde vaka sayılarının artmış olması gerekmekte idi. Eğer böyle bir grafikle karşılaşsak sokağa çıkma kısıtlamaları gerçekten çok işe yarıyor mutlaka devam etmeliyiz derdik. Tabii ki bunlar bizim haberlerden ya da Sayın Bakanın attığı twitlerden öğrendiğimiz kaba bilgiler. Bilim insanları bu verileri iyi analiz etmeli ve insanlığın yararı adına bu yasaklamaların faydası kanıtlanırsa kısıtlamalara devam edilmelidir. Ama verilerle yasaklamalar arasında hiçbir bağıntı kurulamazsa yeni dönemde karşılaşabileceğimiz salgınlarda sokağa çıkma yasağı yerine daha anlamlı ve etkili olabilecek önlemler üzerine yoğunlaşmalıyız.

Kişisel olarak tamamen anlamsız bulduğum sokağa çıkma kısıtlamalarının bilimsel verilerle desteklenerek faydası ispat edilirse tüm kamuoyu gibi bende ikna olacağım ve sonuna kadar savunacağım. Şu ana kadar gördüğüm sokağa çıkma kısıtlamaları ile 2 gün veya 4 gün virüse dur diyebildiysek bu kısıtlamanın öncesindeki 2 gün ve sonrasında ki 2 günde çarşı ve pazarlardaki aşırı yığılma ile virüse 2-4 kat hız verdik. Bu da bütün bu önlemleri anlamsız kıldı.

Bir başka anlam veremediğim örnek ise 18 yaş altı gençlerin yasağının devam etmesi. Risk gurubu olarak en az riske sahip olan bu grup sırf anne babalarını hasta etmesin onlara hastalık taşımasın diye aylardır evde tutuluyor. Hastalık riski olan anne balara dışarda sadece taşıyıcılıklarından korktukları çocuklar içerde. Bilim insanları buna bir izah getirsin ya da çocuklara bu zulümden vazgeçilsin. Kreşlerin açılması ile bu anlamsızlık daha da büyütüldü. Tamam, amaç çalışan anneleri rahatlatmak onların işe gidebilmesini sağlamaktı. Ancak ilk 6 yaşa da izin verdik 18 üstü zaten dışarda (65 yaş üstüne şimdilik hiç girmiyorum) şu 6-18 arası yaş grubu ne sakıncalı bir grupmuş ki ısrarla ev hapsinde tutuluyor. Hangi bilimsel veri bu grubun evde durmasını gerektiriyor. Her karar Bilim Kurulun üzerine atılıyor. Eğer bu kararı da Bilim Kurulu veriyorsa mutlaka bize bilimsel gerekçeleri açıklanmalıdır. Eğer açıklayabilecek bir bilgi yoksa artık bu komediye son verilmelidir.

Şimdiye kadar Bilim Kurulunun Kararları kamuoyuna hiç açıklanmadı. Siyasi erk kurulun aldığı kararların belki bir kısmını belki hepsini uyguladı.

İşler çok şükür ki iyi gittiği için ve birçok ülke kıyaslamasına göre gerçekten başarılı olduğumuz için hem siyasi erk hem Bilim Kurulu birbirine karşılıklı iltifatla tebrikler yağdırdılar.

Bizde her iki tarafı bu başarılarından dolayı gerçekten ve kalpten tebrik ediyoruz. Eğer bu başarı sağlanamamış olsaydı vaka sayılarımız patlasa tedaviler yığılmalardan dolayı başarılamamış olsa idi bunun mutlaka bir siyasi faturası olacak ve siyasiler de : “ Biz bilim ne dedi neyi gerektirdi ise onu uyguladık.” diyerek faturayı Kurula yıkmaya kalkacaklardı.

Bu sefer kuruldan da çatlak sesler çıkmaya başlayacak biz bunu önermedik bu yapıldı, bunu önerdik bu yapılmadı diye kendini temize çıkarmaya çalışacaktı. Neyse ki ve çok şükür ki böyle olumsuz durumlara düşmedik. Ama şeffaf yönetim adına kurul da kararlarını açıklamalı açıklayabilmelidir. Alman şansölyesi veya Amerikan Başkanı ülke olarak yaşayabilecekleri olumsuzlukları muhtemel vaka sayılarını ve ölüm sayılarını kendi kamuoylarına korkmadan açıklayabilmişlerdir. Bizim de kendi yöneticilerimizden ve Bilim kurulumuzdan bu bilgilendirmeleri istememiz çok olmasa gerektir.

Sağlık ve esenlikle kalın.