Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı, Kırım Sürgünü’nün yıldönümünde yazılı bir mesaj yayımladı.

Alfatlı, mesajında şu ifadelere yer verdi:

18 Mayıs 1944’te, sabaha karşı 03.00’de, Kırım’da yaşayan bütün Türkler; Stalin’in emriyle SSCB askerleri tarafından evlerinden alınarak, hayvan ve yük taşımakta kullanılan vagonlara bindirildi.

Dünya Savaşı devam ediyordu. Bu nedenle, sağlıklı erkekler cephede savaştıkları için, neredeyse tamamı, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve savaşamayacak durumdaki hastalardan oluşan yüzbinlerce Kırım Türkü, vatandaşı oldukları, askerlik yaptıkları, topraklarını korudukları SSCB tarafından, yine SSCB içerisinde, Özbekistan, Kazakistan, Sibirya gibi çeşitli bölgelere dağıtıldılar.

Yolculuk 20 günden fazla sürdü.400 binin üzerinde kişinin bindirildiği trenlerde, kötü şartlardan dolayı 200 bine yakın insanımız hayatını kaybetti.

Sürgün sonrası ulaşılan bölgelerde de Kırım Türkleri köle gibi çalıştırıldılar. Pek çoğu, yine içinde bulundukları ağır şartlar sebebiyle hayatlarını kaybettiler.Kırımlılar, vatanlarına, ancak 1989’dan sonra dönmeye başlayabildiler.

Kırım, 2014 yılında, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde, Rusya tarafından işgal ve ilhak edildi. Kırım Türklerinin lideri, Kırım halkının ve tüm Türk Milliyetçilerinin bayrak ismi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’a girişi yasaklandı. Bugün halen, Kırım’da, Türklerin üzerindeki baskılar devam ediyor.

Aynı zamanda Kırım’da, 1944 yılında, 20. Yüzyıl’ın en büyük katliamlarından biri yaşandı. Bugün, tüm dünya tarafından artık bütün ayrıntıları bilinen ve “soykırım” dışında hiçbir kavramının tarif etmediği, yaşananların acıları hiç dinmedi. Yaşananların üzerinde artık hiçbir örtü kalmamasına rağmen tüm dünya, katliamlara, soykırıma, yine öldürülen Türkler olduğu için sessiz kaldı

1944 yılında yaşanan, “Kırım Tatar Sürgünü” olarak tarihe geçen katliamın sebep olduğu mağduriyetler giderilemedi.

Türk Milliyetçilerinin, “Esir Türkler” kavramı ve özgürlük çığlığı, o günün “Sovyet aşıkları” ve bugünün “yarım aydınlar”ının zannettiği gibi bir slogandan ibaret değildir.

Kırımlı Türkler, vatan topraklarında, 100 yıldır yok edilmeye çalışılırken, katliamın failleri yüzlerinde hep “komünizm, sosyalizm ve proletarya” maskesiyle cinayetlerini işlediler.

En acısı içimizdeki bir takım hainler, onların bayraklarını sallamaya, itiraz edenlere saldırmaya, cinayetleri Türkiye’ye taşımaya yeltendiler.

Türkiye’nin 70’li yıllarında, hatta bugün bile, terörle mücadelemizde, aslında hep birbirine benzer sahneleri izliyoruz.

Dünya Savaşı ve sonrası Anadolu’da, o günde bugüne; Irak’ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, SSCB topraklarının tümünde, Kıbrıs’ta, Balkanlar’da, Kırım’da, hatta ülkemizde yaşanan emperyalist destekli terör saldırılarında; Türkler, cinayetlere maruz kaldılar, maruz kalmaya devam ediyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti olarak, tek tek, her cinayetten dolayı, kardeşlerimizi koruyamadığımız için, onlara el uzatamadığımız, onların sesini duyuramadığımız, cinayetlerin hesabını soramadığımız için bir vebal taşıdığımızı düşünüyorum.

Büyük Birlik Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü olma ülküsü üzerine verdiği mücadelesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, tüm dünya Türklüğü için “beklenen” olduğu, bunun bizim hem tarihi misyonumuz, hem de görevimiz olduğu inancından asla vaz geçmedi, vaz geçmeyecek.

Bir Kırım Türkü olan Gaspıralı İsmail’in “Dilde, fikirde, işte birlik.” cümlesi, tüm dünya Türkleri için, Türkiye için, Türk milliyetçileri ve Büyük Birlik Partisi için, hem bir ülkü, hem bir çare hem de bir yol haritası oldu…

Aynı inanç ve mesuliyet duygusuyla, Kırım Sürgünü’nün 76. yılında, kaybettiğimiz yüzbinlerce soydaşımızı ve bu vesileyle büyük Türk milliyetçisi ve aydını İsmail Gaspıralı’yı rahmetle anıyorum.Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Bir Türk Yurdu olan Kırım’ın işgalini tanımadık ve tanımayacağız.

Yeryüzünde ki bütün Türkler’i, Türk Devletleri’ni; Doğu Türkistan’dan Kırım’a işgal altındaki tüm Türk Yurtlarının bağımsızlığına kavuşması için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.